CEM’İN BİZİ YÖNLENDİRMESİNİN PEŞİNDEN KOŞTUK
Türkiye’de sınavı kazanarak üniversiteye girdiği bilinen ilk otizmli Cem Vardarcı, artık mezun. Yaşar Üniversitesi Müzik Bölümünü üçüncülük ile bitiren Vardarcı Urla Belediye Orkestrası’nda keman çalıyor. Şimdi de Türkiye’de belediye personeli olan ilk otizmli müzisyen Cem’in hikâyesini annesi Gülçin Vardarcı ile konuştuk.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Gülçin Vardarcı kimdir?
1958 İzmir doğumluyum, emekliyim, bir anne ve anneanneyim, evliyim. Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi İşletme mezunuyum. İngilizce ve Almanca biliyorum. Tükenmeyen işim evlatlarım, ailem ve otizmlilere ve derneklere gönüllü yardımlarımdır.
Oğlunuz Cem’in otizmli olduğundan ne zaman şüphelenmeye başladınız?
Annem Nesrin Berker oğlumuz Cem’de yolunda gitmeyen bir şey fark ettikten sonra uzmanlara zorla tanı koydurttuğunda Cem 3,5 yaşında idi. Bizler fark edememiştik.
Zorla deyince merak ettim, hekimler anlayamamış mıydı Cem’in otizmli olduğunu?
O zamanlar otizm çok bilinen bir sendrom değildi. Fakat annem bir şeylerden şüphelenmişti. Cem’e kapıyı kapat demiş. Cem de sokak kapısını kapatmaya gitmiş, salon kapısının farkında değilmiş.
O nedenle anneciğim bizi doktor doktor gezdirdi. En son hekim de “Yok bir şeyi” dedi ama annem “Doktor hanım, Cem iki iskambil kâğıdını birbirine sürtüp sesini dinliyor” deyince o zaman bizi tam çıkmakta olduğumuz kapıdan geri çağırdı ve “autisticlike” dedi. Çıktığımızda ben otoparkta arabayı çarptım üzüntüden.
İlk tanı aldığınızda kabullenmekte zorluk çektiğinizi okumuştum bir paylaşımınızda. Neler hissetmiştiniz?Alt üst olduk. Düşünebiliyor musunuz, bir evlat var ve ‘Hayatta hiçbir şey yapamayacak. İletişim kuramayacak, bir arkadaşı bile olamayacak, muhtaç kalacak. Bu durum da ömür boyu sürecek bir rahatsızlık’ deniyor. Sizce bu yaşam nasıl geçer?
Kabullenmeye çalıştığınız sürede neler oldu? Bu durum Cem’i nasıl etkiledi?
Kabullenmek kolay olmuyor. Biz bu süreçte yapılması beklenen tüm hataları yaptık. İnkâr, suçlama, yas benzeri ağır üzüntü, izole olmak gibi… Tek farkımız çocuğumuzu dışlamamaktı. Onu hep çok sevdik. Kimsenin bilmediği bir hastalıktan kurtulmaya çalışmak zorunda olduğumuz için 4 yıl kadar boşa kürek çekerek en değerli zamanı kaybettik. Oysa doğru terapiyi erken bulabilseydik belki hiç araz kalmayacaktı.
Özel eğitime ne zaman başladınız? Özel eğitim oğlunuzun hayatında neler değiştirdi?
Cem 5 yaşında iken özel eğitim ile tanıştık ve terapist Hüseyin ve Mine (Uzbay) Nazlı Cem’i konuşturabilmeyi başardı. Daha sonra yurt dışından gelen bir terapist uyguladığı yöntemi bize anlatınca ve bu yöntem halkında kitaplar okuyunca biz de tedavi sürecine dahil olduk. Elimizden geleni yaptık ve Cem 4 yıl içinde otizmden açıldı.
Tüm bu süreç sizi nasıl etkiledi? Hayatınızda neler değişti?
Ters köşe olduk. Çocuk gelişiminde bildiğimiz tüm doğrular yanlışmış ve biz de en baştan başlayarak yeniden yazdık hayat yazımızı. Kalemi bize verdi Yüce Yaradan, dualarımızı kabul edince dedi ki: “Alın kâğıdı kalemi ve yaşayacağınız bu zorlu hayatı siz şekillendirin”.
Bir de kızınız var. Tanıdan sonra onun ilk yılları nasıl geçti?
Güzel kızım ile ilk 6 yıl olağandışı güzel bir yaşam sürmüştük. O bizim gözbebeğimiz, yaşam sevincimiz, gençlik tutkumuz ve ilk meyvemiz olarak neşe içinde çok özenle büyüdü. Ona sonsuz sevgi, saygı ve itibar gösterdik ki, kardeşini de o sipariş etmiş ve ismini de koymuştu. Onun için Cem’in tanısı ile hepimizde büyük bir boşluk oldu. Cem ile yoğun ve tükenmez ilgi gerektiren bir döneme geçince güzel alışkanlıklara da es vermek durumunda kaldık.
Eski arkadaşlarınızın tutumlarında, tanıdan önce ve sonra bir değişiklik oldu mu? Destek ya da uzaklaşmalar yaşınız mı?
En uzmanlık sorusu bu oldu sanıyorum. Hatırlayınca hep gülümserim, bir arkadaşım Cem’in durumunu işitince önce kulaklarını çekti, sonra yumruğunu tahtalara vurdu. “Allah korusun bize de olmasın” dedi… Ama bir de İTK 6G kolej arkadaşlarım var. Cem üniversiteyi kazanınca bana Atatürk Heykeli’nin huzurunda plaket verdiler. Bence Cem’in durumu insanlığa bir sınav ve Cem sadece ve sadece iyi niyetlileri gösteren bir ayna!
Cem’in müziğe ilgisini ne zaman fark ettiniz? Onu nasıl yönlendirdiniz?
Cem’in müziği içinden gelir. Bir gün kızım Gülser Vardarcı Kacar okuldan eve geldiğinde Santana’nın ‘Put Your Lights On’ şarkısını yüksek sesle dinliyormuş. Cem’in yerde oturup kaşıkla doğru tempo tuttuğunu fark edince o güne kadar Cem’in yaptığı tenis, at binme, yüzme, go cart, seramik gibi etkinliklerine bateri kursundaki müziği de ekledik ve bu Cem’in hayatının en etkin dönüm noktası oldu.
Cem’in en önemli müzik çalışmaları neler oldu? Kazandığınız bir ödül var mı?
Cem’in müzik alanındaki en büyük başarısı bir orkestrada çalabilmektir. Orkestrada enstrüman çalabilmek otizm terapisinin Nirvana’sıdır. Çünkü bireyselliği bırakıp bütünün parçası olup, bütün ile birlikte hareket etmek, otizmin bittiğinin göstergesidir. Lisede ve üniversitede korolarda şarkı söyleyerek arkadaşlarına uyum sağladı. Bence esas başarı da dışlanmamaktır. Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası’nda solist olarak müzik tarihine geçti ve Andante Dergisi yayınladı. Alsancak Rotarac arkadaşları “Meslekte Başarı Ödülü” verdiler. Yaşar Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü’nü üçüncülük ile bitirerek ödül aldı.
Mezuniyeti için Cem’i de, sizi de tebrik ederiz. Bugünlere geleceğinizi bekliyor muydunuz?
Tabii ki hayır, bugünümüz mucizedir. Bizler hep Cem’in bizi yönlendirmesinin peşinden koştuk. Cem henüz lisede okuyabilir mi, diye tartışmalar sürerken o okuyacağı üniversiteyi kafasında belirlemişti. Hatta ders vermesini istediği hocayı bile seçmişti. Okumak istediği liseyi de kendisi seçti. Hatta Türkiye’de 51 tane olan Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nden İzmir’imizde iki güçlü kadının kurduğu Işılay Saygın ve Ümran Baradan AGSL varken Cem’i konserde izlemeğe gelen bakan Işılay Saygın’a: “Siz beni okulunuza istiyorsunuz ama orada Bülent Öztürk Hocam yok” diyerek okul tercihini de açıkça belirtmişti.
Cem bugün müzik çalışmalarına nasıl devam ediyor? Neler yapıyor?
Türkiye’de bir ilk olarak, belediye personeli olan ilk otizm hikâyesi olan kişi. İzmir Kent Orkestrası’nda ve Urla Belediye Orkestrası’nda keman çalıyor. Müzik yapması için sürekli olarak davet alıyor. Ancak pandemi nedeniyle şu an çalışmalarına maalesef ara verildi.
Cem otizm tanısı aldıktan sonra sizin de bu alanda yoğun araştırmalar yaptığınızı öğrendim. Hatta daha çok bilgi edinmek için yurt dışına bile gitmişsiniz. Bu araştırmalar size neler kattı?
Bu sendrom bizi ailece hep birlikte yeniden formatladı. Güçlü ve zayıf yanlarımızı algılayıp yeniden yapılandık. Sadece Cem değil, hepimiz her yönümüzle geliştik. Parmakla gösterilen, imrenilen, özenilen saygı gören bir aile olduk. Esnek olmayı öğrendik. Kızım Gülser Vardarcı Kacar’ın CV’si yaklaşık 10 sayfa. Üç lisan bilen ve pek çok şapkası olan biri oldu. Cem 45 farklı enstrümanı aynı sahnede çalabilen, İngilizce hazırlık okumuş, üniversiteyi üstün derece ile bitiren biri oldu. Şikayet etmemeyi sızlanmamayı çalışırken eğlenebilmeyi deneyimledik.
Öğrendiklerinizi başka aileler ve eğitmenler ile paylaşmaya nasıl karar verdiniz?
Oğlum nereden geldiği ve nasıl tedavi edileceği bilinmeyen bir sendrom olan otizm teşhisini aldığında, otizm 10.000’de 2 kişide görülüyordu. Hiç kimse bu durum hakkında bilgi sahibi değildi. Elimizde neredeyse hiç kaynak yoktu. İngilizce ve Almanca biliyor olmam bana çok büyük fayda sağladı. Amerika’daki dergilere üye oldum ve kitaplar getirttim. Hatta bu mecburiyetten, İzmir’de superonline internet paketi kullanan ilk kadın oldum. Dolayısıyla öğrendiğim her şeyi etrafımda çocuklarına tanı konmuş ailelerle paylaşıyordum. Yurt dışından gelerek bana bildiklerini cömertçe açıklayan bir terapist sayesinde de uygulamalı olarak çok şey öğrendim. Terapi videolarımızı paylaştım, İngilizce olanları tercüme ettim, terapistimiz yurtdışından geldiği zaman lisanı ve imkânı yetersiz olan aileleri de evime davet ettim. Hep birlikte bu durumdan kurtulmaya çalışıyorduk. Öğrendiklerimi İzmir ve Türkiye’deki ailelerle, terapistlerle diyar diyar gezerek anlattım. Cem’in konuşabiliyor olması otizme içerden bakabilmemizi de sağladığı için çok özel gelişmeler yaşanıyordu. Hatta bir keresinde Trabzon Tıp Fakültesi’nden bir hoca beni aradı ve “Sizin sayenizde, işe yarar bir terapi bulamadığımız için evlerine geri gönderdiğimiz otizmli hastaları yeniden çağırdık. Bizlere umut oldunuz” dedi. Oğluma uyguladığım Sensory Integration Therapy’nin sonradan Türkçemize Duyusal Bütünleme ve Ergo Terapi olarak literatüre geçmesine yardımcı olduğum için kendimi boşuna yaşamamış hissediyorum.
Cem’in ÖSYM verilerine göre Türkiye’de üniversiteye giren, bilinen ilk otizmli olduğunu duyduk. Bu doğru mu?
YÖK tarafından yapılan açıklama böyle. Ancak otizm çok bilinmeyenli bir rahatsızlık olduğu için kendisinin otizmli olduğunu bilemeyenler de oluyor. Prof. Dr. Temple Grandin otizmden iyileşebilen bir Amerikalı Zoolog olarak, geçtiğimiz ay 9 Eylül Üniversitesi’nde yapılan bir ZOOM toplantısında Elon Musk’ın bile otizmli olduğunu söyledi. Cem Türkiye’de ÖSYM kayıtlarına geçen bilinen ilk üniversite mezunu otizmli ve bölüm üçüncüsü olarak okulunda kaynaştırma olmadan ve hiç destek almadan mezun oldu.
Oğlunuz ayrıca Genç Girişimciler ve Liderler Derneği (JCI) Türkiye Şubesi tarafından Türkiye’nin En Başarılı 10 Genci programında “Kültürel Başarı” alanında da birinci seçilmiş. Bilmeyenler için bunun ne olduğunu biraz açar mısınız?
JCI derneği Genç Liderler ve Girişimciler Derneği olarak aralarında Jaques Chirac (Fransa Cumhurbaşkanı), Valerie Giscard D’Estaing (Fransa Cumhurbaşkanı), Bill Clinton (ABD Başkanı), Yasuhiro Nakasone (Japon Başbakanı), Paul Schulter (Danimarka Başbakanı), Kofi Annan (BM Genel Sekreteri) gibi çeşitli tanınmış üyeleri olan bir sivil toplum kuruluşudur. Genç Liderler ve Girişimciler (JCI)6 Derneği tarafından düzenlenen TOYP –Türkiye’nin 10 Başarılı Genci projesi, toplumsal gelişime katkısı bulunan ve daha iyi yarınların peşinde koşan, ülkemizin başarılı gençlerinin çalışmalarını görünür kılmayı, onları daha duyarlı ve aktif vatandaş olmaları yönünde teşvik etmeyi amaçlıyor. Cem’in Kültürel Kategoride aldığı ödül; vazgeçmeyerek, çabalayarak başkalarına müziğiyle birlikte terapi yöntemlerini anlatması ile ilham kaynağı olması nedeniyle verildi. Cem kendisi gelişme aşamasındayken bile başkaları için örnek olmayı sürdürüyor. JCIderneği, Türkiye’de Cem gibi başkalarının hayatına katkıda bulunan sıra dışı kişilerin olağanüstü etkilerini ve başarılarını değerlendiriyor. Toplumsal gelişime katkısı bulunan insanların öykülerini ve çalışmalarını farkındalık yaratarak, gelecek nesillerin daha duyarlı ve aktif vatandaş olmalarını teşvik ederek, gündeme taşıyor.
Son olarak… Çocukları yeni otizm tanısı ailelere ne söylemek istersiniz?
Uzun ince bir yol onları bekliyor ama hemen gözyaşlarını kurulasınlar. Çünkü tünelin ucunda ışık göründü ve önlerinde Cem Vardarcı ağabeyleri gibi güzel bir örnek var. Özel eğitim, doğru ve kişiye özel terapilerle artık şifalanmak mümkün. Yeter ki aileler evlatlarının çok değerli zamanlarını, onları normlara uyacak hale getirmek adına hızla olumlu değerlendirsinler. Vazgeçmeden, usanmadan, sabırla evli kalarak, evdeki diğer çocukları işin içine katarak ne de güzel başarı öyküleri işitiyorum. Kolaylıklar diliyorum.