AİLELER OTİZMİ BİR AN ÖNCE KABULLENMELİ

Farklı gelişen bir bebeğin dünyaya gelmesiyle birlikte ailede yoğun kaygı ve duygu değişimleri görülürken aynı zamanda adaptasyon sorunları da yaşanır. Bu süreçte ailenin bu durumu daha kolay atlatması açısından psikolojik destek alması hem aile üyeleri hem de çocuğun gelişiminin desteklenmesi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir.

 

 

 

 

Yazı: Psikolog Burcu ELELE

Nar Tanesi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi

 

 

Otizm yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan bir rahatsızlık olup, etkileri ömür boyu devam eder. Erken teşhis ve doğru eğitim ile etkilerini en aza indirmek mümkündür. Otizm Yunanca’ da ‘autos’ kelimesinden gelir. Günümüzde ise; çevreyle ilişkiyi kesmek anlamında kullanılan ‘kendi başınalık‘ olarak çevrilebilir. Otizmin tanımı ve etkileri uzun yıllardır araştırılmaktadır. Araştırmalar genel hatlarıyla otizmi bir iletişim bozukluğu olarak tanımlar. Nörolojik araştırmalarda ise, otizmin beynin belli bir noktasına etki ederek, dil gelişimini olumsuz yönde etkilediği ve birtakım takıntılı davranışları meydana getirdiğini kanıtlamıştır.

Ailelerin otizm ile tanışma öyküsü genellikle çocuğun göz teması kurmamasından, adına tepki vermemesinden ve geç konuşmasından ötürü bir uzmana başvurmasıyla başlar. Otizmle tanışan aile geleceğe dair birçok kaygı ve endişe taşır. Genellikle aile kendini çaresizlik içinde hisseder ve ağlama nöbetleri sıkça görülür. Aile otizmi reddetme eğilimindedir ve ümitsizlik had safhadadır. Büyük hayallerle dünyaya getirdikleri çocuklarına otizm tanısını konduramazlar. Başına gelen bu durum karşısında kendilerini suçlarlar. Keşke içki içmeseydim ya da keşke çocuk sahibi olmasaydım gibi pişmanlık içeren ifadeler kullanırlar. Aile kendine sürekli ‘ Neden ben?’ sorusunu yöneltir. Bu sorunun cevabını bulamadıkça öfke nöbetleri geçirir ve dünyaya karşı adalet inancını sorgulamaya başlar. ‘Ben kötü bir anne/baba mıyım, neden bizim başımıza geldi?’ gibi ifadeleri sıklıkla dile getirirler. Aile çocuğun bu durumunu genellikle saklama ihtiyacı hisseder. Çocukta farklılık sezen biri bunu sorduğunda otizm demek yerine ‘hiperaktif ya da konuşma geriliği var’ demeyi tercih ederler. Kabul aşamasına gelmeden önce aileler sürekli bir arayış içindedir. En iyi doktoru, en iyi öğretmeni ararlar. Uyum aşamasında aile artık çocuğunun bu durumunu kabul eder. Aileler bu aşamaları farklı sürede geçirebilir ve bu duyguları hissetmeleri gayet normaldir. Önemli olan nokta çocuktaki bu farklılığı kabul edip bir an önce otizm hakkında bilinçlenip doğru eğitime başlanarak çocuğu hayata hazırlamaktır.

Otizm bir farklılıktır. Aileler çocuklarının bu farklılığını kabul etmeli ve çocuğu topluma kazandırma konusunda eğitilmelidir.

Otizmli çocukların, yetenekleri desteklendiği takdirde diğer çocuklara oranla daha yüksek başarı göstereceği unutulmamalıdır. Burada önemli olan çocuğun ilgisini keşfetmek ve onu doğru yönlendirmektir. Günümüzdeki örneklere baktığımızda otizmli birçok çocuğun; spor, müzik, resim, matematik vs. alanlarda çeşitli ödüller kazandığı görülmektedir. Hatta Beethoven, Edison, Einstein, Kafka, Tesla gibi ünlü bilim adamlarının da otizmli olduğu bilinmektedir. Ülkemizde de son günlerde haber konusu olan otizmli Can Demirci, yüzme alanında Avrupa ikincisi ve Türkiye şampiyonu olarak ödül aldı. Tüm bunlardan anlaşıldığı üzere erken tanı, bilinçli aile ve doğru eğitim sayesinde otizmli çocuklarımız toplumda iyi yerlere gelebilmektedir.

Soru ve görüşleriniz için 02123216189’ u arayabilirsiniz.