OTİZMLİ RADYOCU MUHAMMED
Kocaeli’nde yaşayan Muhammed Emirhan Güngör, çocukluğundan beri radyocu olma hayali kuruyordu. Lisede okuduğu bölüm radyo ve televizyon ile ilişkili olmadığı için okuldan soğudu. Çalışmak için başvurduğu radyolar ilk başta onu geri çevirdi. 2019 yılında ilk defa bir radyo kanalı tarafından kabul edilen Muhammed şimdi özel bir radyoda ‘Engelsiz Yaşam’ adlı programının yapımcılığını ve sunuculuğunu üstleniyor.
Muhammed seni biraz tanıyabilir miyiz? Kaç yaşındasın? Hangi okulu bitirdin?
21 Eylül 1999 tarihinde, yani 17 Ağustos Marmara Depremi’nden otuz beş gün sonra Kocaeli’nde dünyaya geldim. Şu an 23 yaşındayım. Gebze’de bulunan Mesaj FM’de haftada bir gün Engelsiz Yaşam isimli radyo programını yapıyorum. Bunun dışında günlerimin çoğu evde geçiyor.
Ailen otizmli olduğunu ne zaman anlamış?
Ben daha 2- 2,5 yaşlarındayken anlamış. Ama o hikayeyi ben tam olarak bilmiyorum. Ailem beni doktora götürüyor ve doktor benim otizmli olduğuma karar veriyor. Ben de %90 olarak engelli raporu alıyorum.
Sen otizmli olduğunu ne zaman öğrendin?
Ben çok hiperaktif bir çocukluk yaşadım. Gittiğim misafirliklerde bile dolapları, bir yerleri karıştırırdım. Bir gün evi karıştırırken kendi sağlık raporuma denk geliyorum ve otizmli olduğumu öğreniyorum. Kaç yaşındaydım onu hatırlamıyorum.
Hiperaktif bir çocuk olarak ne kadar hareketliydin?
Çok hareketliydim. Bir şeyleri kırıp döken bir çocuktum. Annem bana kızardı bir şeyleri kırıp döktüğüm için.
Özel eğitim aldın mı?
Evet. 2004’den 2018’e kadar aralıksız bir şekilde Kocaeli’nde özel eğitim aldım.
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde bireysel eğitimler veriliyor. Hocanın seninle bire bir ilgilenmesi çok güzel bir duygu.
Bir otizmli olarak özel eğitimin faydasını gördün mü?
Ben şu bakımdan bir faydasını gördüm… Diğer okullarda öğretmenler birebir ilgilenemiyor. Fakat özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde bireysel eğitimler veriliyor. Hocanın seninle bire bir ilgilenmesi çok güzel bir duygu. Ben bu konuda çok fayda gördüm.
Nasıl bir okul hayatın oldu?
İlkokulda çok güzel bir okul hayatım oldu. Derslerime zamanında girerdim, çok dakiktim. Arkadaşlarım vardı. Onlar ile sürekli konuşurdum. Ama aynı şeyi lise için söyleyemiyorum. Çünkü lisede hiç istemediğim bir bölüm olan bilişim bölümü okudum. Ama ben radyo programcısı olmak istiyordum. Lise’de bunun okulu okumak istiyordum. Kocaeli’nde böyle bir lise yoktu. Dolayısıyla ailem en kolay okuyabileceğim bölümün bilişim teknolojileri olduğunu söyleyerek beni bu bölüme yazdırdı. Ben de o bölümden mezunum.
Okulda sosyal biri miydin?
Çok sosyaldim aslında. Arkadaşlarım vardı. Hala da görüşüyorum. Bizim liseden muzun olan erkekler arasında bir whatsapp grubumuz var, oradan da görüşmeye devam ediyoruz.
Takıntıların var mı?
Çocukluktan beri takıntılarım var. Her ne kadar kabul etmesem de bende takıntılar çoktu. Anlatamayacak kadar çok.
Bir örnek verebilir misin?
Şu anda mesela, odamda bulunan yatakta bir sürü gazete ve dergi dolu. Gazete ve dergi biriktirmeyi çok severim. Önümüzdeki senelerde değerlendirilmek üzere bir arşiv yapıyorum. İkinci takıntımdan bahsedeyim… Bir televizyon kanalında çalışan bir programcıya ulaşmaya çalışıyordum. Ulaşmaya çalışırken de CİMER’e ve belediyelere beni o kanala ulaştırmaları için sürekli yazıyordum. “Beni bu kanala ulaştırın,” diye… Bana sürekli aynı yanıtlar geldikçe ben de deliriyordum ve daha çok bu istek geliyordu bana. Sonra benim o kanalda ulaşmak istediğim programcı görevinden ayrıldı. Bende o takıntı geçti gitti.
Kendini çok iyi ifade eden ve mecazları çok iyi kullanan bir otizmlisin. Bu ifade yeteneğini nasıl geliştirdin?
Allah vergisi. (Gülüyor) Valla ben de bilmiyorum. Aldığım eğitimlerden mi yoksa başka şeylerden mi bilmiyorum.
Peki, radyo programına gelirsek… Bu işi yapmaya nasıl karar verdin?
Çok uzun bir hikaye aslında bu… Ben küçükken medyaya aşırı bir ilgim vardı. Aileme sürekle “Bana gazete alın,” diye yalvarırdım. Televizyonu pek izlemezdim ama radyo dinlerdim. Odamda bir müzik seti vardı ve hep onları dinlerdim. Onları dinlerken ben neden radyo programcısı olmayayım dedim. İlk dinlediğim radyo programcıları da Nihat Sırdar ile Zeki Kayahan Çoşkun’du. Onların ilhamı ile radyocu oldum.
Ne zamandır radyoya ilgi duyuyorsun?
2005’den beri radyo dinliyorum. Beş altı yıl derslerim nedeniyle ara verdim. Sonra 2013 gibi yeniden radyo dinlemeye başladım. Bu sefer yeni isimler tanımaya başladım. Gönül Dostu Füsun, Gönül Dostu Şener, Duygu Atakan, Serdar Gökalp’ı dinlemeye başladım. Daha sonra onlarla tanışma isteğim doğdu. Radyoları ziyarete gidiyordum. Radyocu olmak için nereden başlamayım diye soruyordum. Onların bilgilerinden faydalanmaya çalışıyordum. Ama liseden mezun olduktan sonra hemen radyocu olamadım iki farklı iş denedim. İkisinde de başaramadım.
Neydi o işler?
İlk başta bir lokanta çalışıyor, garsonluk yapıyordum. Daha sonra bir pişmaniye fabrikasında çalıştım.
Ama ben radyoculuğu hırs yapmıştım. Benim lise son sınıfta bir staj yapmam gerekiyordu. Staj için radyolara başvuruyordum ama beni almıyordu. Ya üniversite stajyeri alıyoruz diyorlardı ya da benim engel durumumu bahane edip beni kapı dışarı ediyorlardı. Ben yılmadım, pes etmedim. Aradan üç sene geçti, pişmaniye fabrikasında çalışırken işten kaçıp, tekrar radyolara gitmeye başladım. Radyoda yayın yapan bir programcının yanına gittim. Programcıya derdimi anlattım. Bu işi yapmak istediğimi ve radyoda ne iş olsa yapabileceğimi, gerekirse temizlikçi olarak, çaycı olarak bile çalışacağımı söyledim. Yayın yapan programcı patronuna durumumu anlatmış. Böyle bir engelli kardeşimiz var bizimle program yapmak istiyor demiş. Daha sonra o başvurum onaylandı. Bir hafta o programcının yayınlarına stajyer olarak gittim. Otomasyonu ve mikseri filan öğrendim. 25 Mayıs 2019’da da yayıncılık hayatıma başladım. Türkiye’nin otizmli radyo programcısı olarak ilk anonsumu yaptım.
İlk programın neydi?
Altı ay kadar ‘Muhammed ile İste Dinle’ adında Türk Halk Müziği formatında yayın yapan bir istek programı yaptım. 2019 Kasım’ından 2020 Mart ayına yani pandemi başlangıcına kadar başka bir radyoda da pop müzik programı sundum. Sonra zorunlu bir pandemi arası verdim. İşsiz kaldım bir buçuk yıl. Daha sonra sosyal medyada gezerken bizim Mesaj FM’in genel yayın yönetmeninin story’si ile karşılaştım. Yeni programcılarını alacaklarını gördüm. Ben de kapılarını çaldım. Yaklaşık bir yıldır Mesaj FM’de her Salı ‘Engelsiz Yaşam’ adında, engelli dernek ve STK’larını konuk aldığımız, engellilerin sesi olduğumuz programı hazırlayıp sunuyorum.
Sence otizm nedir?
Bana kalırsa en ufak şeyden bile mutlu olmaktır. Yakalamak istediğiniz huzuru bir kıvılcım ile bulmaktır. Bazen ben bir otizmli olarak bazı konularda zorlansam da yine de mutlu olmaya çalışan bir insanım.
İnsanlar otizmle ilgili neyi yanlış biliyor sence?
Bizim birine zarar vereceğimizden korkuyorlar. Çok yanlış biliyorlar bunu. Aslında bu böyle değil. Ben 22 yıldır bu hayatta yaşıyorum kimseye zarar vermedim. Kötü niyetli bir insan değilim.