YAPAY ZEKA, ÖZEL EĞİTİMİN EN GÜÇLÜ DESTEKÇİSİ OLABİLİR Mİ?

11 yıldır özel eğitim alanında çalışan Baran Yaşar, 2022’den bu yana akademisyen kimliğiyle çalışmalarını sürdürüyor. Doktora tezini Prof. Dr. Sezgin Vuran danışmanlığında, “Özel Eğitim Öğretmenlerine Yönelik Yapay Zeka Destekli Araçlar ile Materyal Hazırlama Eğitimi” üzerine hazırlayan Yaşar ile yapay zekanın özel eğitimdeki yeri, olanakları ve sınırları üzerine konuştuk.

Yapay zeka teknolojilerinin özel eğitim alanında sağladığı en büyük dönüşüm sizce nedir? Özellikle otizm gibi nöroçeşitlilik içeren durumlarda hangi avantajlar öne çıkıyor?

Yapay Zeka (YZ) tüm alanlarda olduğu gibi özel eğitim alanında da büyük değişimler sağlıyor. Bunu en belirgin olarak “bireyselleştirilmiş öğrenme” alanında olduğunu görüyoruz. Aslında bireyselleştirilmiş öğrenmenin özel eğitimin temel anlayışını yansıttığını göz önünde bulundurursak bu değişimin ne denli köklü olduğunu görürüz. YZ, özel gereksinimli öğrencilerin performansları analiz edilebilir. Bu analizlere uygun olarak öğretimler hazırlayabilir, öğretimlere uygun geri bildirimler sunabilir ve en nihayetinde tüm süreçleri bireye özgü olarak değerlendirebilir. Kısaca YZ ile öğretimin bireyselleştirilmesi, içerik ve materyallerin bireyselleştirilmesi çok kolay hale geldiği söylenebilir. Otizm ve nöroçeşitlilik işin içine girince de YZ’nin önemi daha da çok artmaktadır. Çünkü otizmin spektrum yelpazesinin büyüklüğü uzmanlar ve eğitmenler için hem tanılama hem de eğitim için çeşitli zorluklar oluşturabilmektedir.  YZ tam da bu noktada otizm alnında çok çeşitli avantajlar sunmaktadır.  Özellikle son zamanlarda YZ ile otizmin daha az hata ile tanılanması ve tanıya uygun müdahale programlarının sunulması bu duruma örnek teşkil etmektedir.

Yapay zekayı öğretmen eğitimi ve etkinlik geliştirme süreçlerinde nasıl kullanıyorsunuz? Birkaç örnek paylaşabilir misiniz?

Özel eğitim öğretmenlerinin eğitim süreçlerinde olmazsa olmazları arasında materyal geliştirme çok önemli bir yer tutar.  Bir öğretmen sınıfa gitmeden önce birtakım materyal ve etkinlikler hazırlar öylece sınıfa gider. Çünkü öğretmen eli boş bir şekilde sınıfa gidince hem kendi motivasyonun hem de öğrencilerinin motivasyonlarının düşeceğinin farkındadır. Ancak her öğrencinin bireysel farklılıkları, gün içindeki sınıf programındaki kazanımlarının çeşitliliği, zaman yetersizliği ve öğretmenlerin diğer iş yükleri gibi nedenler, öğretmenlerin her ders ve öğrenci için etkinlik ve materyal tasarlamalarını zorlaştırmaktadır.  Tam da bu noktada öğretmenlerin teknolojik yeterliklerinin yüksek olması, süreci kolaylaştırabilir. Özellikle yapay zeka destekli araçlar ile etkinlik tasarlama ve materyal geliştirme çok kısa sürede hazırlanabilmektedir. Örneğin; Bir öğretmen öğrencisine uygun bir boyama sayfası veya 2’şer ritmik saymanın olduğu bir çalışma kağıdını tarayıcıdan veya birçok siteden bulmak için çok zaman harcayabilir. Hem de istenilen sonuca da ulaşamayabilir. Bunun yerine HappypagesAI ile boyama sayfası oluşturmak, Microsoft Designer ile çalışma kağıdı hazırlamak saniyeler sürüyor. Buna benzer olarak kazanımlara uygun video animasyonlar oluşturmak için Renderforset, şarkı için Suno, çizim için Autodraw araçlarını kullanabilir. Bu araçların kullanım arayüzleri oldukça kolaydır. Hem de çok kısa sürede öğrencilere uygun içerik veya materyaller hazırlanabilir.

Yapay zeka ile geliştirilen materyal ve içeriklerin öğretmenlerin yetkinliklerini artırma sürecine nasıl bir katkı sunduğunu gözlemliyorsunuz?

Öncelikle bir öğretmenin kendini yetkin hissetmesi için birtakım becerilere sahip olması gerekir. Bu becerilerden biri de teknolojiyi etkin kullanmaktır. Ancak araştırmalarda da sıklıkla vurgulandığı gibi öğretmenleri bu konuda kendilerini yetkin görmüyorlar. Biz yapay zeka eğitimine başladığımızda da özellikle şu cümleleri çok duyduk: “Hocam benim bilgisayar kullanma becerilerim çok kötü bu eğitime katılsam acaba yapabilir miyim?” Biz de iyi bilgisayar kullanma becerilerine sahip olmadan da yapay zeka destekli araçları rahatlıkla kullanabilirsiniz şeklinde cevap verince, tabi ilk başta bu cevap öğretmenleri şaşırtsa da yine akıllarında bir soru işareti kalırdı. “Acaba?”. Eğitim sonrasında öğretmenlerden topladığımız verilerde yola çıkarak bu soru işaretlerinin kalktığını gördük. Öğretmenler, yapay zeka destekli araçlar ile materyal hazırlamanın en çok özgüvenlerine katkı sağladıklarını ifade ettiler. Çünkü istedikleri materyalleri saniyeler veya maksimum 1-2 dakika içinde elde ettiklerini gördüler. Öğretmenlerin sadece materyal hazırlama için değil aynı zamanda kendi gelişimleri için yapay zekayı kullandıklarını gördük.

Otizmli çocuklara yönelik hazırlanan yapay zeka destekli etkinliklerde bireyselleştirme nasıl sağlanıyor? Sistem, çocuğun farklı ihtiyaçlarına nasıl uyum sağlıyor?

Yapay zeka destekli eğitim sistemleri, otizmli çocukların öğrenme yolculuğunu değiştirecek bir potansiyeli barındırıyor diyebiliriz. Çünkü bu sistemler, her çocuğun ihtiyaçlarına göre şekillenen, bireyselleştirilmiş bir öğrenme deneyimi sunuyor. İşin sırrı, yapay zekanın çocuğun öğrenme hızını, ilgi alanlarını ve tercih ettiği öğrenme stilini anlık olarak analiz edebilmesinde yatıyor. Sürekli geri bildirimlerle zenginleştirilen bu sistem, öğrenmeyi hem daha etkili hem de daha keyifli hale getiriyor. Geleneksel “herkese uyan tek tip” eğitim modelinin aksine, her çocuğa özel dinamik içerikler sunarak öğrenmeyi gerçek anlamda bireyselleştiriyor.

 Peki, YZ bunları nasıl yapıyor?

YZ her öğrenciye uygun bir öğrenme profili çıkarıyor. Biz bunu “öğrenme analitiği” diye tanımlıyoruz. Yani her öğrencinin performansını anlık takip ederek öğrenme stilini haritalandırıyor. Daha sonra “tahmine dayalı modelleme” ile öğrencinin öğrenme sürecinde ortaya çıkabilecek potansiyel zorlukları önceden görüp önlem almayı sağlıyor. Belirlenen öğrenme stiline ve risk durumuna göre her öğrenciye özgü “özel içerik” oluşturuyor.  Buna, aslında her öğrencinin ihtiyacına göre dinamik olarak uyarlanan ders materyalleri de diyebiliriz.  Her öğrenciye özgü içeriğin sunulmasının ardından, YZ sistemleri “bireyselleştirilmiş geri bildirim” dediğimiz, anında ve bireye özel yönlendirmelerle öğrenmeyi destekliyor. Süreç burada sonlanmıyor aslında YZ aynı zamanda her öğrenciye özel rehberlik yapıyor.  Buna “birebir destek” diyebiliriz. En önemlisi de bu kadar geniş öğrenci yelpazesinde her öğrenciye göre bireyselleştirme sağlamak oldukça zor olsa da yapay zekanın “ölçeklenebilirlik destek” özelliği ile binlerce öğrenciye aynı anda bireyselleştirilmiş eğitim sağlanabilir.

Yapay zeka destekli eğitim içerikleri, sadece öğretmenler için değil, aileler için de erişilebilir olabilir mi? Bu konuda bir çalışmanız veya öneriniz var mı?

Yapay zekayı kullanma konusunda aileler ile ilgili bir çalışmam var. 2023 yılının bir kongrede sunmuştum. O çalışmada otizmli çocuklara sahip ebeveynlerin YZ’den aldıkları destekler ile ilgili görüşlerini incelemiştim. Bu çalışmada ebeveynlerin yapay zekayı en çok zorlandıkları konularda, bu zorluklar ile başa çıkmak için kullandıklarını vurguladılar. Özellikle çocukların yoğun problem davranışlarını değiştirme, tuvalet eğitimi, dil gelişimi gibi temel konularda kullandıkları ve yapay zekayı çok kullanışlı buldukları ortaya çıktı. Dolayısıyla YZ araçlarını aileler de kullanabilirler. Öğretmen eğitiminde belirttiğim gibi yapay zekadan yararlanmak için ileri düzey teknoloji bilgisine ihtiyaç yok. YZ’yi sohbet eder gibi, günlük dilde soru sorar gibi kullanmak mümkün. Hatta aileler Microsoft Copilot gibi araçların WhatsApp’ta numaralarını ekleyerek sohbet edebilirler.

Sizce gelecekte yapay zeka, özel eğitim öğretmenlerinin yerini mi alacak, yoksa onların işini daha etkili hale mi getirecek?

Ben yapay zekanın öğretmenlerin yerini alacağını düşünmüyorum. Hele ki özel eğitim için düşünürsek yapay zeka asla özel eğitim öğretmenlerinin yerini alamaz, ancak onların en güçlü yardımcısı olabilir. Çünkü YZ, öğretmenlere veri analizi, bireyselleştirilmiş planlama ve tekrarlayan görevlerde destek olurken, insan dokunuşunun yerini tutamayacak sevgi, empati ve sosyal etkileşim gibi konularda hep eksik kalacaktır. Özellikle özel eğitimde, bir çocuğun tepkisini gözlerinden anlamak, motivasyonunu artırmak veya beklenmedik bir anda ona ilham vermek sadece insana has yetenekler olduğunu kabul etmemiz gerek. Ama yapay zeka okuryazarı olan öğretmenler daha etkili, verimli ve sürdürülebilir eğitim süreçleri ortaya koyabilirler. Her şeyi bir yana bırakalım, öğretmenler en evvel YZ ile zamandan tasarruf edebilirler.

Etik açıdan düşündüğümüzde, yapay zekanın özel gereksinimli bireylerle çalışırken dikkat edilmesi gereken sınırları nelerdir?

Yapay zekanın özel gereksinimli bireylerin eğitiminde kullanılırken etik açıdan dikkat edilmesi gereken pek çok hassas nokta bulunuyor. Öncelikle mahremiyet ve veri güvenliği konusu kritik önem taşıyor.  Öğrencilerin kişisel verileri ve öğrenme süreçlerine ilişkin bilgiler mutlaka güvenli şekilde korunmalıdır. İkinci olarak, yapay zeka kararlarının insan denetimi olmadan uygulanmaması gerekiyor; öğretmenler ve uzmanlar her zaman sürecin bir parçası olmalıdır. Algoritmaların kullandığı veri setlerinin çeşitliliği de büyük önem taşıyor, aksi takdirde yapay zeka istenmeyen önyargılar geliştirebilir. Ayrıca, yapay zekanın duygusal ve sosyal gelişim alanlarında insan etkileşiminin yerini almamasına özen gösterilmeli. Son olarak, karar verme süreçlerinin şeffaf olması ve ebeveynlerle eğitimciler tarafından anlaşılabilir olması gerekiyor. Unutmamak gerekir ki teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, özel eğitimde insani değerler ve etik ilkeler her zaman önceliğimiz olmalıdır.

Yapay zeka destekli uygulamalar çocukların dikkat, iletişim ve sosyal becerilerinde nasıl bir gelişim sağlıyor?

Yapay zeka destekli uygulamalar, çocukların dikkat, iletişim ve sosyal becerilerini geliştirebilir. Mesela robotların özel eğitimde kullanımını biliyoruz. Hatta bu konuda kayda değer birçok çalışma yapılmıştır. YZ ile bu robotların özel eğitimde kullanımının daha etkin hale geldiğini söyleyebiliriz. Çünkü robotlar YZ ile statik olmaktan çıkabilirler, daha analitik ve ihtiyaca göre tepkiler oluşturabilirler. Bu da robotların çocuklar ile etkileşimlerini daha verimli hale getirebilir. Özellikle Moxie gibi robotlar empati kurmayı öğretebilir, yüz ifadesi analiz ederek çocukların duygusal zekalarını geliştirebilir. Bununla birlikte YZ destekli araçlar ve oyun tabanlı uygulamalar, çocukların odaklanma sürelerini artırılabilir. Özellikle otizmli çocuklar için tasarlanan sohbet robotları, güvenli bir ortamda iletişim pratiği sunabilir. Bununla birlikte özellikle görme yetersizliği olan bireyler için OrCam MyEye gibi cihazlar, Google’ın Live Transcribe ve Microsoft’un Seeing AI uygulamalar günlük hayatı oldukça kolaylaştırmaktadır.

Bu tür uygulamalar çocuklar için ne kadar güvenli ve sürdürülebilir? Özellikle ekran süresi, dijital bağımlılık gibi riskler göz önüne alındığında nelere dikkat edilmeli?

Her teknolojik gelişmenin mutlaka dezavantaj yönlerinin olduğunu da unutmamamız gerekiyor.  YZ veya YZ destekli tüm araçlar ve uygulamalar da bu noktada birtakım dezavantajları taşıyabileceği aşikar. Biz, öğretmenlere yapay zeka destekli araçlar ile materyal hazırlama eğitimi verirken bir öğretmen bize şu cümleleri söyledi: “Hocam ben sınıfımda müzik yapma aracı olan Suno’yu yasakladım dedi.” Biz de nedenini sorduk, aldığımız yanıt açıkçası çok şaşırttı bizi. Öğretmen, çocukların bu araca aşırı ilgi duydukları ve sürekli akıllı tahtada müzik oluşturmak istedikleri için sınıfta diğer etkinliklerin yapılamaz hale geldiğini söyledi. Bunu dezavantaj olarak görebilir miyiz? Bilmiyorum. Ama teknolojinin araç olarak kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Gerçek hayata, bağımsız yaşama hizmet edecek bir boyutta kullanılması daha sağlıklıdır. Çünkü bizim nihai amacımız çocuklarda bağımsız yaşamdır, ekran bağımlılığı değildir. Dolaysıyla bu araçları veya uygulamaları kullanırken ekran süresi konusunda yaşa uygun sınırlamalar getirilmelidir (2-5 yaş günde maksimum 1 saat, 6+ yaş maksimum 2 saat). Bunun dışında mutlaka ebeveyn kontrol özellikleri aktifleştirilmeli ve uygulamaların veri gizliliği politikaları kontrol edilmelidir.

Son olarak, özel gereksinimli bireylerle çalışan ailelere, yapay zeka destekli eğitim araçlarını kullanmaya başlarken hangi önerilerde bulunmak istersiniz?

Ailelere şunları önerebilirim, yapay zeka araçlarını elbette kullanabilirler. Bu araçlardan çeşitli bilgileri edinebilir, davranışsal müdahaleler konusunda önerileri alabilirler. Ancak alınan bu bilgilerin ve bu önerilerin mutlak doğru olmadığını da unutmamalılar. Uzman teyidine de gidebilirler. Çünkü yapay zekanın verdiği bilgiler de bazen teyit edilmelidir. Özellikle yapay zeka bizi yanıltmaya çalışmaz ama biz eğer yanlış veya eksik bir soru sorduysak tam doğru cevabı yakalayamayabiliriz. Zaten Yapay zekanın kullanımı için özellikle istem oluşturma ya da soru sorma için bazı kriterleri göz önünde bulundurmak gerekir. Bu, sadece alilerin değil tüm kullanıcıların dikkat etmesi gereken bir konudur.

Özetle yapay zekayı anlamak ve yapay zeka okuryazarı olmak ve yapay zekanın fayda potansiyelinin farkında olmak ve tüm bu teknolojik araçları ve gelişmeleri özel eğitimde çocukların bağımsız yaşamlarına hizmet edecek şekilde kullanmak durumundayız.   Çünkü yapay zekanın tüm alanlarda uyandırdığı etkiyi özel eğitime de doğru bir şekilde yerleştirmek bizim sorumluluğumuzdadır.

Yapay zeka teknolojileri özel eğitime yepyeni bir soluk getiriyor. Otizm spektrumundaki bireyler için geliştirilen bireyselleştirilmiş öğrenme modellerinden, öğretmenlerin materyal hazırlarken karşılaştığı zorluklara kadar pek çok konuda fayda sağlıyor.

 

TEKNOLOJİ ARAÇ, İNSAN İSE ÖZDÜR…

Dr. Baran Yaşar’ın da altını çizdiği gibi, yapay zeka özel eğitimde öğretmenlerin yerini almaktan çok, onların en güçlü destekçisi olabilir. Eğitimde bireyselleşmeyi mümkün kılan, zamandan tasarruf sağlayan ve öğretmen-aile-çocuk üçgeninde daha etkili çözümler sunan yapay zeka, doğru kullanıldığında özel gereksinimli bireylerin yaşam kalitesini artırabilir.