SINIF DIŞINA ÇIKMANIN GÜCÜ: GERÇEK HAYATTA ÖĞRENMEK VE SOSYAL BECERİLER KAZANMAK

Dış mekân etkinlikleri, otizmli çocukların günlük yaşam becerilerini geliştirmeleri ve sosyal hayata uyum sağlamaları için eşsiz fırsatlar sunuyor. ABA Program Süpervizörü ve Klinik Psikolog İsmail Bıyıklı, bu süreçte ailelerin ve uzmanların rolünü anlatıyor.

 

Otizmli çocuklar için özel eğitimi neden sınıf dışında kullanma ihtiyacı duyuyoruz?

Özel eğitim elbette sınıfta, bireysel olarak başlamalı. Çünkü eğitimci ile çocuk arasında öncelikle güvenli bir bağ oluşumunun sağlanması gerekiyor. Eğitimci, öğrencisiyle pozitif bir bağ geliştirmeli ve kendini olumlu olarak eşlemeli. Hatta özel eğitimin başlangıcında olabildiğince oyun ve sevdiği aktivitelere yer verilmelidir. Öğrencimiz bizi ne kadar severse, eğitime olan isteği de o kadar güçlü olacaktır. Hepimiz okul döneminde, sevdiğimiz bir öğretmenin dersine girerken daha yüksek bir motivasyonla girdiğimizi hatırlarız. Çünkü dersi sevmek için öncelikle o öğretmenle bağ kurmamız gerekir. Bağ kurma işini başarabildiğimizde, çocuğun ihtiyacına göre ona özel bir programlama ile özel eğitim sürecine başlanmalıdır. Eğer sosyal beceri konusunda öğrencimizde bir problem gözlemleniyorsa, mutlaka özel eğitim sınıf dışına taşınmalıdır. Sınıf dışına taşmadığında, yapılandırılmış bir ortamdan öteye geçemiyor maalesef. Hayat, hiç de yapılandırılmış ilerlemiyor ve öğrencilerimiz günlük hayata hazırlanmış bir özel eğitim programından geçemiyor. Günlük hayat akışta aslına bize bir sürü beklemediğimiz şey sunuyor. Bu yüzden özel eğitim süreci, ihtiyaca göre mutlaka dışarıya taşmalı. Çocuğun gerçek yaşam becerilerini öğrenebilmesi ve bunları farklı durumlarda genellemesi için bu çalışma; onun hayatında büyük bir farkındalık yaratacaktır. Ayrıca, yaşayacağı bu deneyim; sosyal etkileşimine büyük fayda sağlayacak ve duyusal deneyimlerinin gelişmesine olanak sunacaktır.

Bizi en çok zorlayan konuların başında “duyusal aşırı yüklenme” geliyor. Burada aşırı yüklenmelerden kaçınarak, durumu stabil hale getirmek gerekiyor.

Ailelerin, çocuklarıyla ev dışında zorlandıkları her konu özel eğitim dersinin konusu olabilir mi?

“Her konu özel eğitime dahil edilebilir.” demek çok doğru bir kullanım olmayabilir. Çalışılan grubun bir çocuk olduğu ve bu çocuğun bir aile yapısı olduğu unutulmamalı. Çalışılacak konunun düzeyi, çocuğun beceri seviyesinin üstünde kalmış olabilir. Alt basamaklar ele alınarak, çalışılacak konu hedeflenebilir. Ayrıca, ailenin çalışılacak konu için hazır oluşu ele alınmalıdır. Bu iki faktör, çalışılacak konunun uygunluğunu belirler. Bu yüzden çalışılacak konu uzmanın kararına bağlı olarak şekillenmelidir.

Dış mekânda en çok çalıştığınız beceriler nelerdir?

  • Sosyal beceriler (sıraya girme, selamlaşma, sohbet etme, sohbeti sürdürme, tanışma)
  • Bağımsız hareket etme (alışveriş yapma, kuaföre gitme, toplu taşıma kullanma)
  • Duyusal uyum sağlama (kalabalık ortamlara alışma)
  • Fiziksel aktiviteler ve motor beceriler (oyun parkı aktiviteleri, spor)

Diyelim ki, çocuğumuz saç kestirmek konusuna problem davranış gösteriyor. Doğrudan berbere giderek mi çalışıyorsunuz bu beceriyi? Oraya gitmeye hazır olduğunu nasıl anlıyorsunuz?

Öncelikle, çocuğu travmatize edecek herhangi bir uygulamadan mutlaka kaçınmamız gerektiğini unutmamalıyız. Korktuğu ya da duyusal anlamda hazır olmadığı bir uygulamayı yapmak, olayları pozitif etkilemek yerine bazen daha da negatif bir duruma yol açabilir. Öncelikle davranışın neden oluştuğunu keşfetmek gerekiyor. Berbere gitmeme sebebine göre yapılacak çalışma planlanabilir.

Duyusal bir problemden yani ses hassasiyetinden kaynaklı bir durum söz konusuysa, bir ergoterapiste danışarak çalışma planlanmalıdır. Örneğin; tıraş makinesi ya da saç kurutma makinesi kaynaklı bir ses hassasiyeti söz konusuysa, öncelikle görsel kullanımı daha sonra kısık bir makine sesinin dinletilmesi ile başlanabilir. Burada direkt makine ile değil telefon yoluyla ses dinletilmelidir. Ses yavaş yavaş arttırılabilir. Aynı zaman bu çalışmalar mutlaka çocuğun güven duyduğu bir ortamda yapılmalıdır.

Berbere karşı olumsuz bir deneyim yaşandıysa; yapılandırılmış bir berber ortamı oluşturulabilir. Berber oyunu ile başlanabilir. Oyuna daha sonra bir önlük eklenebilir.

Oyun aşaması bittiğinde, berbere sadece “merhaba” demeye gidilebilir. Berbere giderken çocuğun sevdiği bir pekiştireç yanında bulunabilir. Bazen sosyal öykülere başvurulabilir. Burada çalışılacak özel eğitim programı, davranışın öncülleri değerlendirilerek bir uzman tarafından planlanmalıdır.

Dış mekanda çalışılırken çocukların duyusal hassasiyetlerini nasıl göz önünde bulunduruyorsunuz?

Aslında az önceki soruda da söylediğim gibi hassasiyetler aşamalı ilerlenmesi gereken bir çalışma gerektirir. Yine her çocukta farklı çalışmalarla ilerlenmesi gerekir. Çalışmaların başlangıcında yapılandırılmış ortamlar seçilmelidir. Sınıf içinde durumla ilgili sosyodramatik bir kurgu çalışması yapılmalıdır. Yüksek sesli yani gürültülü ortamlar sonraki aşamalara bırakılmalı. Gürültülü ortamlar seviyelere bölünmeli ve acele etmeden yavaş ilerlenmelidir. Çocuğun kaygı düzeyi olabildiğinde minimalize edilmelidir. Bunların dışında gürültü çok ciddi bir problem yaratıyorsa, gürültüyü önlemek için kulaklıklardan yararlanılabilir veya yanında rahatlayabileceği ve kendini güvende hissedebileceği bir nesne kullanılabilir.

“Küçük adımlar, büyük başarıların anahtarıdır. Uygun olmayan davranışlarda, bunun zor bir çalışma olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuk sadece denediği için bile takdir edilmelidir.”

Dış mekan etkinliklerde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunların üstesinden nasıl geliyorsunuz?

Bizi en çok zorlayan konuların başında “duyusal aşırı yüklenme” geliyor. Burada aşırı yüklenmelerden kaçınarak, durumu stabil hale getirmek gerekiyor. Çocuğun ihtiyaçları göz önünde bulunduruyorum. Gerekirse molalar veriyor ve her zaman aşamalı ilerliyorum. Her şeyden önemlisi ise acele etmiyorum. Olabildiğince yavaş ve küçük adımlara başvuruyorum.

İkinci konumuz ise “ uygun davranışı sürdürme”. Burada yine işin başında pekiştirme geliyor. Bu tarz çalışmalarda yine olumlu pekiştirmeleri zirvede tutmalıyız. Çocuğun en küçük başarısı, çok büyük bir şey başarmış gibi hayal edilerek pekiştirilmelidir. Küçük adımlar, büyük başarıların anahtarıdır. Uygun olmayan davranışlarda, bunun zor bir çalışma olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Sadece denediği için bile takdir edilmelidir. Çocuğun birçok uyarana rağmen bu davranışı sürdürdüğü unutulmamalı ve denemesinin de bir başarı olduğunu düşünülmelidir. Her zaman söylediğim gibi olumsuz gördüğümüz davranışları isimlendirmemeli ve görmezden gelmemiz gerektiğini unutulmamalıyız.

Aileler, çocuklarıyla birlikte açık havada ne tür aktiviteler yaparak gelişimini destekleyebilir?

  • Parkta oyun oynamak (sosyal etkileşim ve motor beceriler)
  • Hayvanlarla etkileşim kurmak
  • Spor etkinlikleri (Özellikle; dans, yoga ve yüzme)
  • Hedef odaklı alışveriş etkinlikleri
  • Yapılandırılmış doğa oyunları

 

Aile dış mekan derslerinde nasıl katkı sağlayabilir? Daha etkin olmasını nasıl mümkün kılabiliriz?

Bu çalışmalar sadece çocukların değil, ailelerinde çalışmakta en çok zorlandığı çalışmalardan biridir. Ailelerin daha etkin ve doğru uygulayabilmesi için çalışmaların tamamında aile gözlemi istenmelidir. Açıkça bütün çalışmayı izleyebilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Aile gözlemi bittiğinde, aileye uygulamalar yaptırılmalıdır. Bu uygulamaları da terapistin gözlemlemesi süreci daha etkili sürdürmeye katkı sağlayacak ve ailede kendini güvende hissedecektir. Çalışmalar videoya alınıp, terapistiyle çalışmalar üstüne konuşmalar yapılabilir. Yapılan hatalar anında konuşulmalı ve yanlış davranışların büyümesinin önüne geçilmelidir.