Psikolog Cihan Çelik’ten ebeveynlere öneriler
Çocukta davranış sorunları görülüyorsa ne yapılmalı? Çocuklar ekran başında ne kadar vakit geçirebilir? Okul seçiminde nelere dikkat etmeli? Mentis Psikoloji’den Psikolog Cihan Çelik, sorulamızı yanıtladı.
Ebeveynlere ilk söylemek istediğiniz nedir?
Ben ebeveynlerden şunu istiyorum: Kendi çocuklarıyla ilgili bir şüphe duydukları zaman bunu bir evham olarak almasınlar, mutlak bir uzmana başvursunlar. Aile bir şeyden şüpheleniyorsa orada hakikaten bir şey vardır. “Zamanla halleder” demesinler.
Ailelerin gelişim basamakları olarak dikkat etmesi gerekenler neler?
Bence doğduktan itibaren bütün çocuklar altı ayda bir gelişim testine tabi tutulmalı. Gelişim testine tutmadan olay tamamen bireysel olarak kalıyor. X, bana göre normal, annesine göre bir eksiği var, öğretmenine göre ince motoru zayıf… Testi yapmadığınızda herkes bir yorumda bulunuyor.
Çocukta gelişimsel bozukluk tanısı varsa aile ne yapmalı?
İlk tavsiyem, tanıyı alan uzman uzman dolaşmasın. Çok büyük paralar dönüyor. Aile eğitime odaklanacak ve düzenli olarak psikiyatriste gidecek. Gelişim basamaklarının düzelmesi için eğitim almak şart. Otizm yüzde 70 mi, yüzde 30 mu, çok önemi var mı? Bence yok. Çocuk ismine dönmede sıkıntı yaşıyor mu,
işarette zorlanıyor mu? Biz zaten bunları çalışacağız, aileler yüzde 30’a, yüzde 50’ye takılmamalı. Tabii bu çok kolay değil, tanı aldıktan sonra aileler dünyanın sonu gibi hissedebiliyorlar ama sakin olup eğitime başlamak önemli.
Tanı alındı, eğitime başlandı diyelim… Ondan sonra ailelerin dikkat etmesi gerekenler neler? Özel eğitim muhtemelen ailelerin tanı aldıktan sonra tanıştıkları bir kavram…
Özel eğitimde dikkat edilmesi gereken tek şey şu: Eğitimci seans bittikten sonra aileye 10 dakika-15 dakika ayırıp, evde neler yapacağını anlatıyor mu, anlatmıyor mu? Eğer eğitimden çıkıp “Haftaya yine görüşürüz” diyorsa orada bir sıkıntı var. Eğitimci aileyi sınıfa almıyorsa, “gelin izleyin” demiyorsa bir sıkıntı var. Bunlar olmalı. Sınıfların camlı olmasının önemi de aynı. Çünkü aile bilmiyor özel eğitimin ne olduğunu, izleyecek, öğrenecek. Nasıl “otur” diyorsun, nasıl oynuyorsun orada bir gizlilik olmaması lazım. “Önce
birkaç ay çocukla birbirimize alışacağız” gibi sözleri duydukları zaman aileler oradan uzaklaşsınlar. Alışma sürece 4 ay, 5 ay değildir. Tabii bu çocuktan çocuğa değişir ama ailenin önemsediği şu olmalı: Aile
bilgilendiriliyor mu? Eğitimci yaptığı şeyleri yazıp aileye bunları evde uygulayın diyor mu? Bu çocuklarla çalışıyorsan, “telefonuma mesaj gelmesin, Whatsapp’tan bana ulaşmasınlar, video yollamasınlar” gibi bir şey söz konusu olmamalı. İletişim hep devam etmeli.
Eğitimden sonra okul aşamasına geçişte hazır oluşluk nasıl anlaşılır?
Çocuk iletişim kurmuyor, işaret etme çok zayıf, kendi dünyasına tıkanmış, akranlarıyla oynamıyorsa, anaokulunda sınıfta kendi başına takılır. Anne baba da “Çocuğum okula gidiyor” der. Çocuk komut alacak, yönerge alacak, diğer çocuklarla iletişime hazır hale gelecek… İletişim sıfırsa, ismine dönmüyorsa anaokulunun bir esprisi yok bana göre.
Çocuğun akranlarıyla bir arada olmasının katkısı peki?
Aile bunu ister ama otizmli çocuğu “anaokuluna yollayın halledersiniz” diyen uzmanı gördüm. Çocuk hazır olduğu zaman yönlendirilmeli. Hazır olmadığı zaman o parayı eğitime versinler daha iyi. Özel sektördeki ailelerin çoğunda rapor yok. Tam temas sağlansa, sınıfta iki üç öğretmen olsa, o çocuk grubun içine girse, dramaya girse, müziğe girse, o zaman hazır olmadan da gitsin ama kastım şu, çocuk sadece etrafta dolaşıyorsa bunun çocuğa bir yararı yok. Sadece akranlarıyla bir ortamın içinde duruyor, iletişim kurmuyor, orada takılıyor. Bence bu çok mantık dahilinde değil.
Çocuğu diskalifeye etmek yerine kazanmak için neler yapılabilir?
Sadece otizmli çocuklar için konuşmuyorum, dikkat eksikliği, disleksi, hiperaktivite, otizm, zihinsel engel… Danışmanlara bu çocuklar çok fazla gelmeye başladı. Öğretmenin işbirliği kurması, ona sorumluluk vermesi, arkadaşınızı dinleyin demesi bile bir çocuğa aidiyet kazandırabilir. Bu durumda okul, öğretmen, rehberlik servisi ve aile işbirliğine girecek, eğer bir psikologdan da danışmanlık alıyorsa 4 ayak işbirliğine girecek. Öğretmen isteyecek, rol verecek, yanına alacak, seni dinleyecek, sınıf içine katmaya çalışacak. Rehberlik servisiyle oturulacak konuşulacak ama dediğim sınıflar kalabalık, öğretmen “ilgilenemiyorum, yapamıyorum” diyor. Otizmden bahsetmiyorum, dikkat eksikliği hiperaktivite, disleksi veya kural tanımayan çocuklar… Bunlar bile diskalifeye edilmeye başlandı.
Farklı gelişim gösteren çocukların sayısındaki artışı neye bağlıyorsunuz?
Yıl 2018 ama hiç kimse net bir şekilde “bunun sebebi bu” diyemiyor. Otizm odaklı düşünürsen, iletişim problemi odaklı düşünürsen, ben tablet, telefon, teknoloji diyorum.
Bu konuda sosyal medya paylaşımlarınız da oluyor… Hangi yaşta teknoloji kullanımı ne kadar süre ile sınırlı olmalı?
0-3 yaş arasında %100 olmamalı. Özellikle de çocuğun gelişimsel bozukluğa yatkınlığı varsa… Gelen aileler “Hocam ikinci çocuk doğdu haklısın başlattım”, “Eşimle aram kötüydü başlattım” diyor. Sonra ailelerle eğitime başlıyoruz, telefon, tablet, telefonu yasaklıyoruz, bir ay sonra inanılmaz değişimler oluyor. Aileler bunu kendileri söylüyorlar. Üç yaşından sonra 20-25 dakika izletilebilir. O da çocuk risk grubunda değilse…
Okul seçiminde nelere dikkat edilmeli?
Benim ailelere önerim okulun bahçesine, parkesine, sağına soluna değil, iletişime açık olup olmadığına baksınlar. Sizinle temas kurabilecek mi, bu çok önemli. Ayrıca “benim çocuğum o okula uygun mu?” sorusunu da kendilerine sormalı aileler. Okul format olarak “bizim okulumuzda ödev yok, bizim okulumuz daha sosyal ağırlıklı” diyor örneğin. Peki çocuğunuz buna uygun mu? Değilse bunu tercih etmemeniz gerekir. Bazı okulların da akademik yönü çok ağır ve sosyal aktivitesi çok az. Çocuk buna yatkın mı? Değilse çocuk bu okulda fazlasıyla zorlanıyor. Her çocuk aynı değil. Bazıları hareketli, bazıları kural konusunda zorlanıyor. Bunu kabul edip gerekirse psikolojik desteğe başlanmalı, gerekirse rehberlik servisi devreye girmeli. Ev içinde gelişmesi gereken durumlar varsa aile bilgilendirilmeli. Yoksa iş içinden
çıkılamaz bir hale doğru gidiyor.
Röportaj: Burçin Öztınaz