Otizmli bireylerle iletişim kurarken en sık yapılan hatalar nelerdir?
Otizmli bir çocukla ilk kez karşılaşacaksınız. Onunla bağ kurmak istiyorsunuz. Ama nereden başlayacağınızı bilemiyorsunuz… Kaygılarınızı bir kenara bırakın! Tek ihtiyacınız size yol gösterecek bir kaynak. Otizmli bireylerle doğru ve etkili iletişimin yollarını sizin için kaleme aldı.
Otizmli bireylerin iletişim tarzları hakkında genel olarak neler söyleyebiliriz?
Otizmli bireylerle etkili iletişim kurabilmek için öncelikle onların farklı algılama ve iletişim biçimlerini anlamamız gerektiği unutmamalıyız.
Ancak burada tüm otizmlilere yönelik tek tip bir iletişimden bahsetmek mümkün değil maalesef. Durum böyle olsaydı, süreç inanılmaz kolay olabilirdi. Her otizmli bireyle iletişimi farklı bir puzzle gibi görüyorum ben. Her yeni taktığımız parçada yeni bir iletişim özelliğini keşfediyoruz. Puzzle tamamlandığında aslında sağlıklı bir iletişim kurmaya başlıyoruz. Kısacası, otizmli bireylerin iletişim becerileri bireysel farklılıklar gösterir.
Özetlememiz gerekirse;
• Kimi bireyler sözel iletişim kurabilirken, kimileri hiç konuşmayabilir veya sınırlı kelimelerle iletişim kurabilir.
• Sözel olmayan iletişim (jestler, resimler, işaret dili vb.) bazı bireyler için daha etkili olabilir.
• Dolaylı ifadeleri anlamakta zorlanabilirler; mecazları ve deyimleri genellikle kelime anlamlarıyla yorumlarlar.

Otizmli bireylerle iletişim kurarken en sık yapılan hatalar nelerdir?
İletişim kurmaya başlarken, ilk hedefimizin SABIR olması gerektiğini unutmamalıyız. İletişimde ilerleme kaydetmemiz için sabretmemiz ve onu tanımamız gerekir. Özellikle sözel çıktıları yeni vermeye başlayan bir çocukla iletişim içindeyken karmaşık ve uzun cümleler yerine kısa ve anlaşılır cümleleri tercih etmeye çalışmalıyız.
Bunun yanında göz teması kurmaya çalışmalıyız. Göz teması kurmalıyız denildiğinde maalesef, zorlamalar ve uzun süreli göz temasları hedeflenmeye başlanıyor. Göz teması için abartılı fiziksel temaslardan kaçınmalıyız ve uzun süreli göz temaslarını hedef almamalıyız.
Konuşmamızda soyut ve mecaz ifadeleri kullanmaktan olabildiğince kaçınmalıyız.
Zaman kavramlarında dahi somut ifadelere yer vermeliyiz. ‘Birazdan seninle oynayacağım’ yerine ‘Yemek yedikten sonra’, ‘Bulaşıkları yıkadıktan’ sonra gibi, belirtilmiş eylemlere yer vermeliyiz.
Yanıt almak için aceleci olmamalıyız. Bir süre beklemeliyiz yanıt almıyorsak; zorlamak yerine dikkatini çekebilecek şeylere yönelmeliyiz.
En önemlilerinden biri “Duyusal hassasiyetleri göz ardı etmemeliyiz.”. Ses hassasiyetleri olabilir. Aşırı yüksek bir ses tonuyla konuşmaz, sizden kaçınmasına sebebiyet verebilir.
Sözel olmayan iletişim (jestler, mimikler, görseller) otizmli bireyler için neden önemlidir?
Sözel iletişimi soyut bir kavram olarak düşünebilirsiniz. Az önce de söylediğim gibi soyut kavramları anlamakta zorlanan bireylerle iletişim kurduğunuzu düşünmelisiniz. Burada sözel olmayan iletişim araçlarını kullandığımızda sadece iletişimi somutlaştırmakla kalmıyoruz, onlara öğrenebilecekleri alanlar da açıyoruz.
Bazı durumlarda abartılı mimikler ve jestler kullanmanın dikkat çekici olması sayesinde göz temasında da belirgin bir artış sağlayabiliyoruz.
Bir diğer önemli husus da, bazı otizmli bireylerde sözel iletişim becerisinin gelişmemesi olabiliyor. Onların iletişim aracı sözel olmayan iletişimler oluyor. Burada çeşitli görselleri ya da çeşitli işaretleri kullanarak iletişim kurabiliyoruz.

Gönüllülerin çocuklarla empati kurmasını kolaylaştıracak önerileriniz var mı?
İlk hedefimiz mutlaka gözlemlemek olmalı. Nelerden hoşlanıyor? Nasıl bir iletişim kuruyor? Nelerden kaçınıyor? Nasıl oyun kuruyor? Hangi nesneleri, nasıl kullanıyor? Bu soruların cevaplarını aldığımızda, hoşlandığı şeyler üzerinden iletişime katılmaya çalışmalıyız.
Hepimiz için insanların birbirine karşı ilk gözlemi çok önemlidir. Sizi pozitif kodlamasını sağlamanız gerekiyor. Bu önünüzdeki iletişim bariyerini kırmak için çok önemli.
Daha sonra hassasiyetlerini gözlemlemeniz gerekiyor. Özellikle yüksek bir sesten rahatsız olup olmadığına bakın. Bazı durumlarda rahatsız olup kaçınabilirler. Fakat bazı durumlarda da ses arayışı içinde olabilirler. Ses arayışında biraz daha yüksek bir ses tonu kullanmak gerekir. Bu yüzden ses tonu ayarınızı dengede tutmanız gerekiyor.
Oyun ve etkinlikler sırasında yönlendiren olmaktan kaçının ve onların yönlendirmesine izin verin.
Asla ama asla acele etmeyin, zorlamayın. Her zaman sabırlı, sakin ve zaman tanıyan taraf olun.
Sözel olmayan iletişim biçimlerini yanlış yorumlamamaya çalışın. İyi bir gözlem yanlış yorulmanızın büyük oranda önüne geçecektir.
Otizmli bireylerin duyusal hassasiyetleri iletişimi nasıl etkileyebilir?
Duyusal hassasiyetler ve arayışlar iletişimde en önemli parçalarımızdan biri.
İyi bir gözlemin gerekli olduğunu zaten söylemiştim. Bu gözlemlerin sonucunda iyi bir değerlendirme yapıp hareket etmek gerekir.
Fakat işimizi kolaylaştıracak birkaç ipucu vermeyi isterim.
Ses tonunuzu 5 aşamaya ayırın. Bir numara; sessiz, İki numara; fısıltı, üç numara; normal ses, dört numara; yüksek ve beş numara; bağırma. Bunu pratik edin ve her zaman üç numara ile konuşmaya çalışın.
Görsel hassasiyetler için parlak ve aşırı renklerden kaçınacağınız kıyafetler seçin. Fosforlu ve baskın renkler yerine daha yumuşak renkler seçmelisiniz.
Koku hassasiyeti ihtimalini göz önünde bulunmak için parfüm, kolonya gibi koku içeren herhangi bir ürün sıkmayın ya da sürmeyin.
Dikkatlerini dağıtacak takılar kullanmayın. Özellikle de ses çıkaran ve birbirine çarpabilme ihtimali olan takılardan kaçının. Bu durum göz teması ihtimalinizi daha da düşürecektir.
Ortamın iletişim üzerindeki etkisi nedir ve uygun bir iletişim ortamı nasıl oluşturulabilir?
Ortamda tıpkı az önce saydığım kişisel iletişimizdeki değişimleri yapmamız gibi değişiklik isteyen bir durumdur.
Bulunduğumuz ortam; gürültüsüz olmalıdır. Duvar boyaları yine baskın renklerden oluşmamalı, yumuşak renkler seçilmelidir. Dağınık ve karmaşık bir düzenden oluşmamalıdır. Ortamdaki dağınıklık, dikkatini toplamasını zorlaştıracak ve göz teması ihtimalimizi yine düşürecektir.
Ortam içerisindeki ani değişikliklerden kaçınılmalıdır. Bir değişiklik yapılıyorsa, öncesinde paylaşılabilir.
Aydınlatma çok parlak ya da çok loş olmamalı. Tıpkı ses tonundaki gibi 5 aşamaya bölünerek. Üç puanlık bir aydınlatma tercih edilmelidir.
Gerektiğinde kaçabilecekleri bir sakinleşme köşesi de oluşturulabilir.
Sosyal ipuçlarını anlamakta zorlanan otizmli bireylerle etkileşimde nasıl destekleyici olabiliriz?
• Sosyal kuralları ve beklentileri açıkça anlatmak (Örn: “Şimdi sıra bekleme zamanı”).
• Sosyal hikâyeler ve rol oyunlarıyla pratik yapmak.
• Sözel olmayan ipuçlarını anlamaları için zaman tanımak ve tekrarlarla desteklemek.
• Empati kurmalarını kolaylaştıracak görsel ve somut örnekler kullanmak.

Karşımızdaki kişinin otizmli olması nedeniyle her isteğini yerine getirmeye çalışmak, hem birey hem de çevresi için hangi sorunlara yol açabilir?
Otizmli bireylerin her isteğinin koşulsuz olarak yerine getirilmesi, kısa vadede huzurlu bir ortam sağlıyor gibi görünse de, uzun vadede birçok sorunu beraberinde getirir. Öncelikle bu yaklaşım, bireyin gerçek yaşam koşullarına uyum sağlamasını zorlaştırır. Çünkü günlük yaşamda herkesin her istediği her zaman gerçekleşmez; kurallar, sınırlar ve sosyal normlar vardır. Bu gerçeklikle tanışmamış bir birey, dış dünyayla karşılaştığında büyük hayal kırıklıkları yaşayabilir ve bu durum onu duygusal olarak savunmasız bir hale getirebilir.
Ayrıca her isteğin yerine getirilmesi, çocuğun “sınır” kavramını öğrenmesini engeller. Sınırların olmaması, ilerleyen süreçte öfke nöbetleri, inatlaşma, sosyal uyumsuzluk gibi problem davranışların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durum hem çocuğun hem de ailesinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Aynı zamanda bireyin bağımsızlaşmasını ve toplumsal yaşama katılmasını da zorlaştırır.
Otizmli bireylerle ilişkide tutarlılık, açık ve net sınırlar, sevgiyle şekillendirilmiş bir yönlendirme, gelişim sürecinin sağlıklı ilerlemesi açısından büyük önem taşır. Bu yaklaşım, hem bireyin kendini güvende hissetmesini hem de çevresiyle kurduğu ilişkilerin daha dengeli ve anlamlı olmasını sağlar.
Otizmli bireyler ile kurulan bağı sürdürebilmek için önerileriniz neler olur?
Tutarlı ve güvenilir bir iletişim en temel hedefimiz olmalı. Yapabileceği ve yapamayacağı şeyler, tutarlı davranışlar ile desteklenmeli ve fark edebileceği alanlar oluşturulmalı. Güven ise doğru davranışlar pekiştirilerek kazanılmalı ve ceza gibi olumsuz pekiştirmeler kullanılmamalı.
İlgili alanlarına yönelik bir iletişim ile başlanmalı. Güçlü alanlarını gerçekleştirebileceği bir iletişim alanı oluşturulmalı ve güçlü alanları bu iletişim tarzıyla geliştirilmeli.
Küçük, zor olmayan ve anlamlı rutinler oluşturulmalı.
Bireylerin temposuna ayak uydurulmalı ve bu tempoya saygı gösterilmeli. Onun iletişim alanını öğrenmeye çalıştığımız unutulmamalı ve zorlamalardan kaçınılmalı.
Geçirilen zamanlar düzensiz olmamalı ve süreklilik sağlanarak zamanın kalitesi her seferinden daha da arttırılmalı.
UNUTMAYIN!
Otizmli bireylerle etkili iletişim, sabır, anlayış ve bireysel farklılıklara saygı gerektirir. Onların dünyasını anlamaya çalışmak ve uygun iletişim stratejileri kullanmak, hem birey hem de iletişim kuran kişi için olumlu bir deneyim yaratacaktır.