OTİZMİN ERKEN DÖNEM BELİRTİLERİ
SÖYLEŞİ
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Ayşe Avcı Otizm tanısı nasıl konulur? Rapor ne anlama gelir? Aileler rapora hangi bakış açısıyla yaklaşmalı? Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Ayşe Avcı ile konuştuk.
Otizm nedir?
Otizm nörogelişimsel bir bozukluktur. Hayatın ilk üç yılında başlar. Otizmin ortaya çıkışına dair bilim dünyasında iki ayrı görüş var. Biri otizmin doğumla birlikte süregeldiği, ikincisi doğumdan belli bir süre sonra yaklaşık bir yaş civarında bir gerileme ile gidiş göstermesi.
Geriye dönük incelemeler ve kayıtlara ulaşmak çok güç olduğundan bunu kanıtlamak çok zor. Ancak artık tüm ailelerinin elinde video kayıtlar bulunduğundan, ben bazen her iki görüşe de hak veriyorum. Dramatik regresyon yani geriye dönüş olguları da görüyorum. İkincil otizm tam budanma evresinde kritik zamanlarda herhangi bir travma (sünnet, ameliyat, ağır hastalık ve korkular) sonrasında başlayabiliyor benim görüşüme göre. Ayrıca yine annenin sıkıntılı gebelik süreci, izolasyonu fiziksel ve duygusal istismarı, çoğul bebek taşıması riski arttırabiliyor.
Pandemi otizmi nasıl etkiledi?
Pandemi süresince benim olgularımda üç kat artış oldu. Bu yanlızca benim değil, diğer çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı pek çok arkadaşımın
da ortak görüşü. Pandemide anne babalar işe online devam ederken 06 ay arası çocuklar daha fazla ekrana maruz kaldılar ve duygusal olarak yeterince doyurulmadılar.
Özel eğitime başlama gecikiyor mu?
Otizm oranları 1/50 olurken, bazı etkenler tek tedavimiz olan eğitime başlamayı geciktiriyor. Otizmde en önemli şey ailenin durumu kabul etmesidir. Genellikle anne farkına varıyor. Fakat anne her ne kadar eğitimli ve kendi gelirini kazanıyor olsa da, çevresi tarafından ve en çok da kocası tarafından bir sorun olmadığına ikna ediliyor. Bizler zaten her zaman iyi olana inanma yanlısıyız. Bu konuda çok sayıda şehir efsanesi olması da, aklımızı karıştırıyor. ‘Erkek çocuk geç konuşur’, ‘Zekiyse zaten hareketlidir’ gibi sözler zaman kaybına neden oluyor. Ben her gittiğim yerde söylüyorum, anne şüpheleniyorsa haklıdır, çocuğu tekrar tekrar görün diye.
Babanın terörü ve öfkesi nedeniyle, doktora getirilmeyen çocuklar var. Buna kadın – çocuk paylaşılmış istismarı da diyebiliriz.
Otizm belirtileri, hekimle ilk karşılaşmada %90 oranında fark edilmezler.
- Ancak %10’u uygun ve zamanında tanı alır.
- Sadece %610 oranında altta yatan tümüyle organik bir neden bulunmuştur.
Prof. Dr. Ayşe Avcı Otizmli danışanının çizdiği resim.,
Gelişim Özellikleri
Çocukların bazı yaşlarda belirli becerilere sahip olması gerekir. Bu becerilerin eksikliği de bazen otizme işaret edebilir.
Hangi Beceri Ne Zaman Olmalı?
- Göz kontağı – (13 Ay)
- Sosyal gülümseme – (13 Ay)
- Kucağa alınmaya tepki (34 Ay)
- Yüz şekli taklit – (6 Ay)
- Ayrılma kaygısı, yabancı kaygısı (89 Ay)
- Taklide dayalı beceriler – (9 Ay)
- Sembolik oyun – (18 Ay)
- Ortak dikkat – (1215 Ay)
- Yaşıta ilgi (1 Yaş)
- Senaryolu Oyun (3 yaş)
- Başkalarının duygularını anlama kapasitesi (4 Yaş)
Otizm Belirtileri
- 36 ayda göz teması kaybolur.
- 9. ayda oyuncaklara ilgi azalmaya başlar.
- Garip korkular ve yanyukarı bakışlar başlar.
- 22. ayda işaret etme kaybolur.
- 24. ayda artık konuşma gecikmesi diyebiliriz.
- 24. ayda streotipiler ortaya çıkar.
- Tekrarlayıcı hareketler (stereotipi) [parmak ucunda yürüme, dönme, sallanma, el çırpma, kol çırpma] vardır.
- İşlevsel olmayan nesnelere ilgi; dönen nesneler, elektronik eşya, araba plakaları gazetelerdeki logolar vb…
- Eşyaların parçalarıyla uğraşma.
- Ritüelistik davranışlar.
- Aynılıkta ısrar.
- Kokuya, sese, tada az veya aşırı duyarlılık.
- İşlevsiz ilgi alanları.
- 3. yaşta ekolalik konuşma başlar.
Ne yazık ki, doktora ilk bu belirtilerle gidildiğinde tanı alınamayabiliyor.
Çocuk doktorları ve aile hekimleri hastalığı yeterince tanımıyorlar ya da birkaç ay kreşe gitsin sonra görelim gibi oldukça yanlış ve zaman kaybettirici bir yönlendirme olabiliyor.
Kreşe verelim son derece talihsiz bir söylem bana göre çünkü alıcı dili olayan bir çocuğun kreşte de istismara uğrayacağını düşünüyorum.
Bir diğer sorun da hastanelere başvuruda ve randevu almakta yaşanan sorunlar.
Her ne kadar çocuk ruh sağlığı asistan ve uzman sayıları artsa da ne yazık ki, hasta sayısı fazla ve çok geç tarihlere randevu verilebiliyor.
Diyelim ki, randevu verildi. Eğitim raporu çıkartabilmek için aile heyet için beklemek zorunda kalıyor. Ardından konsültasyonlar başlıyor. İstenilen incelemeler için en az 6 ay ya da bir yıllık
süreler veriliyor ve görüntüleme olmadan rapor verilmiyor. Eğitimde zamana karşı yarıştığımız için bu sırada çok değerli bir zaman elimizden gidiyor. En üzüldüğüm şey ise “Çocukta belirtiler var ama rapor verecek kadar ağır değil” denilmesi. Bile bile lades. Risk var ama rapor yok. Zaten ihtiyacı olmayan aile, ileride karşıma çıkabilir diye rapor almaya gelmiyor. Sorun ekonomik bakımdan dezavantajlı ailelerde. Tanılansa bile eğitime ulaşmak güçlük çekiyorlar veya alabildikleri eğitim yetersiz kalıyor.
Otizmde devletin ödeme yaptığı saati bir türlü arttıramadık. Oysa özel çocuklarımızın bakımına harcanamayan para, anne ve babanın ruh sağlıklarının bozulmasına yol açan toplumsal yükler. Mucizevi tedavisi olmayan bir durum için genelde sayısız tedavi yöntemi üretilir. Aileler ne yazık ki alternatif yöntemlerle değerli zamanlarını harcanıyor.
Bana sık sorulan sorulardan bazıları:
Annebaba eğitim programını kendileri yapabilir mi?
2005 Sallow çalışması gösteriyor ki, annebaba günlük eğitimi izler ve kendileri de evde pekiştirirlerse daha hızlı iyileşme var.
Eğitim programında olan çocuklara, ek dil terapisi eğitimi gerekir mi?
Drew 2002 Alfred 2004 çalışmalarına göre; evet ama önce alıcı dilin gelişmesi gerek.
Eğitim çalışmaları tüm çocuklarda aynı düzeyde etkili midir?
Hayır tabii ki, zeka ne kadar yüksekse tanı ne kadar erken yaşta konmuşsa eğitim o kadar iyi gidiyor. Sallow çalışmasına göre 36 aya dek sözcüğü olmayan, ortak dikkat gelişmemiş grupta, erken tanıya karışın eğitime cevap zayıf.
Otizm tanısı kesin olmasa da özel eğitime başlatmalı mı?
Kesinlikle! Çocuk özel eğitim aldığı için hiçbir şey kaybetmez, eğitimin zararlısı olmaz.