ERKEN ÇOCUKLUKTA ETKİLEŞİM VE İLETİŞİM 

Erken çocukluk dönemi,1 yaşından 3 yaşına kadar olan dönemi kapsar. Bu yaşlarda çocukların kişisel gelişim alanında, bilişsel alanda ve sosyal gelişim alanında değişiklikler meydana gelir. Bu yaş grubunda etkileşim ve iletişimi Özel Eğitim ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Veysi ÇEÇEN yazdı.

1 ila 3 yaş arası çocuklarda iletişim yoğun bir şekilde gelişir ve sözlü hale gelir. Algı, düşünme, hafıza, konuşma, iletişim ve çevre ile etkileşim gelişir. Bu süreç, bilişsel süreçlerin dile dökülmesiyle gerçekleşir. Algılama süreci, belirli bir nesne veya durum için en karakteristik özelliklerin vurgulanmasıyla oluşur. Böylece çocuk nesneleri sınıflara ayırmayı öğrenir.

1 yaşındaki çocuk sözlere bir bütün olarak tepki vermeye başlar. Kelimeyi onu temsil eden nesne ile değil, durumla ilişkilendirir. Çocuk, konuşan yetişkinin yüz ifadelerini ve jestlerini dikkatle gözlemler ve söylenenlerin anlamını yakalamaya çalışır.

Çocuklar 1 yaşından sonra çevresindeki dünyayı öğrenme konusunda zengin bir deneyime sahip hale gelmeye başlarlar. Daha sonra dış çevreleri hakkında fikirleri oluşmaya ve onu çevreleyen dünyanın biliş süreci aktif olarak gelişmeye başlar.

1,5 yaşından sonra bağımsız konuşma ve sözlü iletişimin etkinliği ile ilgili beyinde kodlamalar gerçekleşir. Çocuk, bir nesnenin hareket yönünü, tanıdık bir nesnenin yerini tahmin edebilir ve bu nesneyi gösterebilir hale gelebilir, istenen hedefe ulaşma yolundaki engellerin üstesinden gelebilir. En çarpıcı veya en basit özelliklere göre bir nesne seçme tepkisi geliştirebilir. Bu yaş aralığından itibaren çocuk yeteneklerinin ve kendi kişilik özelliklerinin farkına varmaya başlar.  Bu yaştan sonra çocukta başarma ihtiyacı doğar. Bu durum ise özgüven ile doğrudan paralellik gösterir. Çocuk önce başarılarının ve başarısızlıklarının farkına varır, ardından görevleri zorluk derecesine göre ayırt etme ve kendi becerilerinin gelişme derecesini değerlendirebilme becerisi kazanır.

1,5 ve 2 yaş aralığındaki bir çocuk, aynı eylemi gerçekleştirmek için farklı seçenekler kullanır. Bu yaş aralığında herhangi bir sorunu tahmin ederek iç görü yeteneğine sahip olabilir. İki yaşında bir çocuk, insanları etkileyebileceğini ve istenen hedefe ulaşabileceğini anlar. Bu yaş aralığından itibaren çocuklar, başka bir kişinin duygusal durumunu anlayarak empati geliştirebilir. Algı gelişimi sayesinde, çocuk zihinsel aktivite gelişir. Genelleme yapma, başlangıç koşullarından edinilen deneyimleri yenilerini aktarma, deney yoluyla nesneler arasında bağlantı kurma, bunları ezberleme ve problem çözmede kullanma becerisinin ortaya çıkmasıyla ifade edilir. Çocuk onu çevreleyen nesnelerin sözlü tanımını ve ardından yetişkinlerin adlarını, oyuncakların adlarını ve vücudun kısımlarını, kısaca çevresindeki nesne isimlerini öğrenebilir.

İki yaşına geldiğinde, bir çocuk çalışma belleği geliştirir. Bu durumun gelişebilmesi için sürekli etkileşim temelli oyun ve eğitim yöntemlerini kullanmanız hafıza gelişimi ve etkileşiminin artmasında etkili olacaktır. Çocuk nesneleri temel özelliklerine göre ayırt edebilir seviyesine ulaşabilmektedirler.

3 yaşından sonra çocuk dili doğru kullanmayı öğrenir, önce tek kelimelik cümleler kullanmaya başlar. Erken çocukluk döneminde görsel düşünme, yaşamın ilk yılının sonunda ortaya çıkar. Bu durum 3,5-  4 yaşına kadar devam eder. Çocuk ilk başta şekli ve rengi soyutlayabilir ve vurgulayabilir. Bu nedenle nesneleri gruplandırırken öncelikle nesnenin boyutuna ve rengine dikkat edebilirler. Normal gelişimde, çevreleyen gerçeklikle ilgili hemen hemen tüm kelimelerin anlamını anlar. Bu, çocukların konuşmasının anlamsal işlevinin geliştirilmesi, yani kelimenin anlamının tanımlanması, farklılaştırılması, açıklanması ve dilde kendileriyle ilişkilendirilen genelleştirilmiş anlamlara sahip kelimelere atanmasıyla kolaylaştırılır. Çocuk, konuşmanın yardımıyla diğer insanların davranışlarını kontrol etmeyi öğrenir.

Erken çocukluk döneminde bilişsel alanın gelişmesiyle birlikte kişisel gelişimin de gelişimi gerçekleşir. Taklit süreci, bir yetişkin ve bir çocuk arasındaki iletişim ve etkileşimden geçer. İnsanların davranışlarını gözlemlemek ve onları taklit etmek, çocuğun kişisel sosyalleşmesinin ana kaynaklarından biri haline gelir. Kişilik gelişiminde, yaşamın ilk yılının sonunda çocukta oluşan ve erken çocukluk döneminde gelişmeye devam eden bağlanma duygusu önemli bir rol oynar. Bağlanmanın nedeni, yetişkinlerin çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılaması, kaygılarını azaltması, varoluş için güvenli bir ortam sağlaması ve çevredeki gerçekliği aktif olarak incelemesi, daha olgun yaştaki insanlarla normal ilişkilerin temelini oluşturması olabilir. Anne çocuğun yanındayken daha aktif ve çevreyi keşfetmeye daha yatkındır. Çocuğun eylemlerinin ve kişisel niteliklerinin ebeveyn tarafından olumlu bir şekilde değerlendirilmesi, onda bir özgüven duygusu, yeteneklerine ve yeteneklerine olan inancı oluşturur. Bir çocuk annesiyle veya sevdikleriyle sürekli olumlu duygusal temastan mahrum kalırsa, gelecekte başkalarıyla normal, güvene dayalı ilişkiler kurmada sorunlar yaşayacaktır. Öz farkındalık erken çocukluk döneminde gelişir. Öz farkındalığın gelişimi, benlik saygısının oluşmasına yol açacaktır. Çocuk her zaman yardım edilmek istemez. Bu yaşta birçok çocuk itaatsizlik gösterir. Bunu yapmanın imkansız olduğu söylendiğinde, kendi yöntemleriyle yapmaya devam ederler. Çoğu zaman bu, çocukların çevrelerindeki dünyayı olabildiğince çabuk tanıma arzusundan kaynaklanır.

1,5 yaşına kadar çocuk 30 ila 100 kelime öğrenir, ancak bunları nadiren kullanır. 2 yaşında 300 kelime ve 3 yaşından sonra ise- 1200-1500 kelime bilebilme seviyesine ulaşabilirler. Ortalama olarak alınan bu istatistikler çocukların gelişim özelliklerine göre farklılık gösterebilir. Bu durum özel gereksinime sahip çocuklarda bariz bir şekilde fark edilebilmektedir.

Erken Çocuklukta İletişim Becerileri

Bebeklerin ilk iletişim becerilerini ebeveynlerden ve sosyal çevreden aldıkları kabul edilir. Çünkü ilk etkileşim ailede, genellikle de anne ile sağlanır. Ailenin dışındaki sosyal çevre de, çocukların etkileşimi ve iletişimi için çok önemlidir. Bu durum çocukların dil gelişimi, sosyal gelişim, psikolojik ve kişisel özellikler edinmeleri üzerinde etkilidir. İlk çocukluk dönemindeki sağlam iletişim ve etkileşim çocukların ileriki yaşları üzerinde de etkilidir. Bu yüzden topluluk içerisindeki ilk iletişim deneyimleri, son derece önemlidir. Duyusal gelişim üzerinde de etkili olan etkileşim ve iletişim çocuklarda, bağırmak, gülmek, sinirlenmek, tepkisellik geliştirmek veya karşı taraftan gelen obje veya nesneye karşılık verme adına da kayda değerdir. Çocuklarda davranışlar ruh hallerine bağlı olduğundan, bazı davranışları karmaşık ve tutarsız olabilir. Her yaş grubunun kendine has gelişimsel dönemleri vardır. Bu dönemler çocukların kişisel gelişimine göre farklılık gösterebilir. Bu yüzden genelleme veya çocuklar arasında kıyaslama yapmak doğru bir yaklaşım değildir. Çocuk sosyal çevrede, iletişim ve etkileşim adına maruz kalacağı bir çatışmada, geliştirdiği yetenekler doğrultusunda çözüm üretebileceklerdir. Bu durum da, akran grupları içerisinde kendini savunma mekanizmaları kazandıkları sağlam iletişim ve etkileşim yetisine göre değişiklik gösterebilir.

Çocuklar doğaları gereği içlerine kapanık olabilir. Bu durumda ilk yapmamız gereken; çocuğun sosyal çevrenin içerisinde vakit geçirmesine olanak tanımak ve yaşına göre sorumluluk vermektir. Sorumluluk çocuklarda özgüven gelişimine olanak tanır. İkincisi ise;   oyun içerisinde kurallara uymalarını sağlamak ve onları akran grubu içerisine dahil edebilmektir. Üçüncüsü ise; akran içerisinde çıkabilecek olası çatışmalarda mümkün olduğunca yol gösterici olabilmektir. Dördüncüsü ise; etkileşim temelli oyun grupları içerisinde iletişimsel, sosyal ve duyusal gelişimlerinin sağlanmasına olanak tanınmalı ve bu yönde etkileşim temelli eğitim verilmelidir

KAYNAKÇA

1-Pekcanlar Akay A, Ercan ES. Çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları. 1. baskı: Ankara. Türkiye Çocuk ve Gen. Psikiyatri Derneği Yayınları; 2016.

2-Aksan, D. (1995). Her Yönüyle Dil. Ana Çizgileriyle Dilbilim. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları: 439, 5. Baskı, c.1.

3-Ökcün-Akçamuş, M. (2015). Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda söz öncesi sosyal iletişim becerilerinin dilin bileşenleri ile ilişkisinin incelenmesi. Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

4-Beschorner, B. ve Hutchison, A. (2013). Erken çocukluk döneminde okuryazarlık öğretim aracı olarak iPad’ler.

5-Ertem İÖ. Sağlık Hizmetinde Çocukların Gelişimlerinin İzlenmesi ve Desteklenmesi. Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi (sted), 2006; 15(4), 67