Otizm, Sosyal Hayat ve Kaynaştırma
Çalışmalarını Amerika’da sürdüren ABA Program Koordinatörü, Kurul Onaylı Davranış Analisti (BCBA) Şirin Yılmaz yazdı: “2001 yılından beri otizmli çocuklarla çalışıyorum. Otizmli yetişkinlerle de daha kısıtlı bir seviye de gözlem yapma imkânım oldu. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde gözlemlediğim en önemli şey, aslında anlamlı arkadaşlıklara ve sosyal ortamlara, yani hayata katılmayla ne kadar ilgili olduklarıydı.
Otizmli çocuklarla ilgili en büyük ön yargılardan birisi, bu çocuklarımızın arkadaş edinmekle ilgilenmedikleri, yaşıtlarıyla arkadaşlık kurmak için gerekli isteğe ve motivasyona sahip olmadıklarıdır. Ebetteki otizmli çocuklarımızın arkadaşlık kurma ve bu arkadaşlığı devam ettirme konusunda beceri eksiklikleri olabilir. Zaten otizmin tanımında da sosyal ve iletişim alanlarındaki problemlerden bahsediyoruz. Ama çocuğun ihtiyacına uygun beceri eğitimiyle otizmli çocuklar da normal gelişim gösteren yaşıtlarıyla anlamlı arkadaşlıklar kurup, bu arkadaşlıkları sürdürebilirler. Burada belki de en önemlisi, öğretmen olsun, ebeveyn olsun, çocuğun hayatındaki yetişkinlerin buna inanması ve bu konuda caba göstermesidir.
Mesleğimin ilk yıllarında çok ağır davranış problemleri gösteren, bu yüzden normal devlet okuluna değil de daha çok davranış problemleri üzerine yoğunlaşan özel bir okula devam eden çocuklara eğitim verdim. Öğrencilerimin yarısından çoğu yoğun davranış problemleri ile boğuştukları için aileleriyle değil, kendi otizmli akranları ve gölge abla / ağabeyler ile yasadıkları grup evlerinde kalıyordu. Rutin olarak partiler, eğlenceler, bingo geceleri düzenler, hafta da iki kez hem öğrencilerin hem de yetişkinlerin çevredeki restoranlara, alışverişe, kütüphaneye, havuza vb. gitmeleri için planlar yapardık. Çünkü sosyal etkileşimin, hayata katılmanın otizmli bireyler için inanılmaz önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Hayata katılmak evde, okulda öğrenilen sosyal becerileri uygulamaya koymamıza ve kalıcılığını sağlamamıza yardımcı olur. O dönemde en ağır derecedeki öğrencimin bile bu aktivitelere nasıl mutlulukla katıldığını hatırlıyorum.
Şu an Amerika’da, devlet ilkokulunda otizm sınıfında öğretmenlik yapıyorum. Devlet okulu olduğu için otizm sınıfımdaki öğrencilerimi kaynaştırma için genel eğitim sınıflarına gönderebiliyorum. Eksiksiz her bir öğrencim müzik, resim, beden eğitimi dersleri için genel eğitim öğrencilerine katılıp bu dersleri birlikte alıyorlar. Sınıfımızın iki gölge ablası da onlara destek oluyor. Bazı öğrencilerim için bu derslere özel etkinlik çizelgesi, token board hazırladım. Dersin öğretmenleriyle sık sık konuşurum ve uyumu sağlamak, kaynaştırmayı başarılı hale getirmek için fikir alışverişinde bulunuruz.
İyi bir özel eğitimci ölçülebilir bir şekilde yazılmış sosyal beceri ve davranış becerileri hedeflerini öğrencinin bireysel eğitim planına eklemeli ve bu becerilerin çalışılacağı ortamı da hazırlayabilmelidir. Başarılı bir kaynaştırma için öğretmen otizmli öğrencinin normal gelişim gösteren öğrencilerle pozitif etkileşim içerisine girebileceği ortamları gün içerisinde sunabilmelidir. Bunun kolay olup olmadığı tartışılabilir ama zaman alıyor diye atlanması bence kabul edilemez. Çünkü, öğrencilerimin diğer öğrencilerle birlikte katıldıkları derslerden ne kadar zevk aldıklarını ve asla dersleri kaçırmak istemediklerini her gün gözlemliyorum. Onlar için normal gelişim gösteren akranlarıyla arkadaşlık kurmak ve onlar tarafından kabul edilmek son derece önemli. Bir öğrencimin yılbaşında en çok istediği hediye futbol ayakkabısıydı mesela, çünkü her gün teneffüste diğer akranlarıyla futbol oynuyor ve takımın bir parçası olmak istiyordu. Başka bir öğrencimi normal gelişim gösteren akranlarının katıldığı bir sosyal beceri grubuna ekledim. Her perşembe o gruba büyük bir gururla gidiyor. Bazı öğrencilerimi ise akademik derslere katılmaları için kaynaştırmaya gönderiyorum. Burada bence öğrenci hazır olduğunda bunu yapmak çok önemli. Eğer öğrenci birinci sınıf seviyesindeyse onu dördüncü sınıfa akademik kaynaştırma için göndermek çok verimli olamayabiliyor. Önce o öğrenciyi benim dersleri takip edebilecek seviyeye getirmem lazım ki, öğrencim akademik kaynaştırmadan faydalanabilsin hem de kendini o sınıfta iyi hissetsin. Bu anlamda genel eğitim öğretmeleri ve okul idaresinin tutumu da çok önemli. Ben şanslıyım ki, okulumdaki öğretmenler ve idareciler her zaman benim öğrencilerime kucak açtılar. Okulun her türlü aktivitesine katılıyoruz. Bazı öğrencilerim genel eğitim sınıflarıyla okul gezilerine katılıyor. Bazen biz toplu taşımaya binip kendimiz gidiyoruz. Bana göre başarılı bir kaynaştırma ve sosyal hayat için en önemli şeyler; öğrenciyi tanımak, ihtiyaçlarını bilmek, aktiviteyi bilmek ona göre plan ve hazırlık yapmak ve diğer öğretmenler ile idareden destek görmek.
Ayrıca sınıftaki normal gelişim gösteren diğer öğrencilerin de otizm konusunda bilgilendirilmeleri pozitif bir ortam sağlamak açısından son derece önemli. Diğer öğrencilere otizmli çocukların da aynı onlar gibi birer çocuk olduğu sadece arkadaşlık kurma ve kendini ifade etme becerilerinin genele göre daha farklı olabileceğini, ama otizmli öğrencilerin de arkadaş istedikleri ve buna her çocuk gibi ihtiyaç duydukları anlatılmalıdır. Atlanmaması gereken bir diğer nokta da, otizmli öğrencilerin çoğu zaman ifade edebildiklerinden daha fazlasını anladıkları, onların da duyguları olduğu, kimsenin onlarla dalga geçip alay etmemesi gerektiği konusunun işlenmesidir.
Basında okuduklarımdan sonra bu konuda aslında normal gelişim gösteren öğrenciler kadar onların velilerinin de bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gözlemlediklerim, bazı velilerin ne yazık ki inanılmaz derecede ayrıştıran ve bazen acımasız davranışlarda bulundukları yönünde. Velilere otizmin kendi çocuklarına zarar verecek bir şey olmadığı, aksine sınıflarında kaynaştırma öğrencilerinin olmasının kendi çocuklarının ileride iyi, vicdanlı ve topluma duyarlı bireyler olarak yetişmeleri için büyük bir fırsat sunduğu anlatılmalıdır.
Konuyla ilgili olarak şu an çalıştığım okulun müdürlüğünü yapan Sn. Brigham Kiplinger’e normal devlet okulunda otizmli çocuklara eğitim veren sınıfların olmasının okulu genel olarak nasıl etkilediğini ve bir idareci olarak ne düşündüğünü sordum. Kendisi otizm sınıflarımızın okul topluluğumuzun önemli bir parçası olduğuna inandığını söyledi. Otizmli öğrencilerimizin, normal gelişim gösteren akranlarının okul deneyimlerini, kaynaştırma sınıflarına getirdikleri neşeyle zenginleştirmenin yanı sıra, normal gelişim gösteren akranlarına ileride mutlu, nazik ve duyarlı vatandaşlar olmalarını sağlayacak çeşitli deneyimler, bakış açıları ve empati yeteneği kazandırdıklarını anlattı. Kaynaştırmanın aynı zamanda otizmli öğrencilerimize kendilerini okulun eşit ve sevilen bir parçası olduklarını hissettirdiğini eklerken bu durumun aslında her iki grup için de eşit bir kazan kazan olduğunu söyleyerek sözlerini bitirdi.
Gene bu yazıyı yazmadan önce sınıfına bir kaynaştırma öğrencimi gönderdiğim 3. sınıf genel eğitim matematik / fen öğretmenimize kaynaştırma ile ilgili ne düşündüğünü sordum. Ms.D, ortak öğrencimizin ne kadar cana yakın ve öğrenmeye istekli olduğunu, sadece derslerle değil sınıftaki diğer arkadaşlara da ilgilendiğini, onlarla arkadaş olmaya çalıştığını söyledi. Her gün derse elinden geldiğince katıldığını, öğrencimizin neşeli yapısının bütün sınıfa olumlu etki yaptığını belirtti. Bu öğrencim yarın genel eğitim sınıfı ile birlikte bir okul gezisine katılacak.
Bütün bu örneklerin aslında bize anlatmak istediği, kaynaştırmanın bir takım çalışması ile yapıldığında ne kadar başarılı olabileceği ve sadece otizmli öğrencilere değil, normal gelişim gösteren akranlarına da karakter gelişimi açısından ne kadar faydalı olduğudur. Bütün çocukların eğitim ihtiyaçlarının karşılanabildiği günler diliyorum hepimize. Sevgiler.