“DÜNYA GEZEGENİ DURURSA DURSUN. JÜPİTER BİZİMDİR!”

Ülkenin önde gelen okullarından mezun bir iletişimcinin, oğlunun otizm tanısı sonrası başlayan zorlu ama bir o kadar da öğretici süreci… ‘Özel Ailelerden Çok Özel Hikayeler’ serimizde, ailelere ilham ve güç verecek paylaşımlardan biri de Yasemin Dağ’dan geliyor. Kendi yaşamını yeniden düzenlerken, oğlunu en iyi şekilde yetiştirme gayretinde olan bir annenin deneyimlerini bizimle paylaşıyor. Oğlu Ata’nın konuşması, şakaları durduğunda, hayatları durduğunda, dünya durmuş gibi hissettiğinde, her şeye yeniden başlayacak gücü nasıl bulduğunu ve bugünlere geldiğini anlatıyor.

1978 İstanbul doğumluyum. Notre Dame de Sion Fransız Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Mezuniyetten sonra uzun süre çeşitli yayınlarda editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptım. Sonrasında iki holdingde kurumsal iletişim müdürü olarak çalıştım. Son 14 yıldır büyük bir sektör derneğinin kurumsal iletişim müdürüyüm.

2011 yılında eşim Ercan Dağ ile evlendim. Kendisi Mimar Sinan Üniversitesi mezunu bir ressam. Aranızda şahsen tanıyanlar da var. Özel çocuklarımıza ücretsiz sanat eğitimi ve etkinlikleri düzenliyor. O da evde sanat terapisi önerilerini zaman zaman “Evde Beceri Kazandırma Grubu” whatsapp grubumuzda paylaşıyor.

2019 yılında oğlumuz Ata dünyaya geldi. 2 yaşına yaklaşıncaya kadar, “çalıştık, çabaladık, mutlu yuvamızı kurmayı başardık” sevinciyle yaşadık.

2 yaş civarı. Ata durdu. Konuşması durdu. Şakaları durdu. Oyunları durdu. Regresif otizm.

Ata durdu ve yukarıda yazdığım “yaptım, ettim” dediğim her şeyin anlamı durdu. Bütün anlamlar durdu. Sevinçlerimiz, neşemiz durdu. Hayat durdu. Zaman durdu. Gezegen durdu.

Hemen çeşit çeşit terapilere ve çare arayışlarına koyulduk.

“Diyetle geçiyormuş!”. Mutfaktaki un, şeker, süt, peynir, ne varsa eşe dosta dağıtıldı.

“Takviyeler iyileştiriyormuş!”. Önerilen doktorlara koşuldu. Yurtdışında yaşayan arkadaşlara siparişler verildi.

“Hemen, derhal kreşe ver!”. Oyun gruplarına, kreşlere etek dolusu para döküldü. Ata hepsinde bütün camları yalayarak güzelce temizleyip eve geldi.

“Candida mantarı yüzünden!”. Ailecek mantar ve parazit ilaçları kullanıldı. Sabah-akşam çocuğun kakasında boncuk arar gibi mantar izleri arandı.

“Ağır metaller yüzünden!”. Teflon tavalar dağıtıldı, yeni tencere setleri alındı. Daha önce “cildim için” diye kullandığım ürünler Ata beyin eğlenceli çamur banyolarına dönüştü.

“Çocuğu havuzda yüzdürmüşler, konuşmuş!”. “Çocuğu ata bindirmişler, konuşmuş!”. “12 yaşına kadar tek laf etmemiş, 12 yaşında günaydın anne diye uyanmış!”. Sağa, sola, yukarı, aşağı, her yere koşuldu.

Her gece “nedeeeen?” diye yukarıya isyan edildi ama evin tavanı bir türlü cevap vermedi.

2022 yeni yıl arifesi. Bulunduğumuz ilçenin engelliler için düzenlenen bir kutlama etkinliğine davet edildik. Hiç gitmek istemedim. Ata nasılsa iyileşecek, konuşacak, düzelecek. Neden öyle bir etkinliğe gideyim ki? Bir de orada çocukları, perişan halde aileleri göreceğim, üzüleceğim. Ne gerek var? Ama eşimin ısrarları bitmek bilmedi. Hazırlandık, giyindik, gittik.

Oradaki çocukların güzelliğine değinmeye gerek yok. Çocuk her haliyle çocuk, her haliyle güzel.

Ama aileler? Hiç de öyle perişan görünmüyorlardı. Mutlulardı. Hepsi mütevazı, bir o kadar gururluydu. “Dünya gezegeni durursa dursun. Jüpiter bizimdir!” edasıyla, çocuklarıyla ve birbirleriyle geçirdikleri zamanın tadını çıkarıyorlardı. Öylece izledim. Ve kendimi çok büyük bir güven halkası içinde hissettim. Bana hiçbir kötülüğü dokunması ihtimali olmayan, koca bir salon dolusu insan. Ata çılgınlar gibi halay çekti, “nerede?” diye dönüp bakmadım bile. Kimse de “bu çocuğun neyi var, niye konuşmuyor?” demedi.

O akşam, yanıtları yanlış yerde aradığımı fark ettim. Evdeki kepçeyi banyoda, havluların arasında aramak gibi. Oysa kepçe hep mutfaktaydı. Ama tüm mutfağı yere indirip yeniden düzenlemem gerekiyordu.

Yeni bir süreç başladı. Floortime, ABA, Eteçom, ne varsa hepsinin eğitimini aldığım, geceleri uykusuz, yabancı ülkelerdeki üniversitelerin online sertifika programlarına katıldığım, bildiğim her dilde otizm konulu kitapları sabahlara kadar okuduğum, “oğluma neyi nasıl öğretirim” sorusunun, bilginin ve deneyimin peşine düştüğüm bir süreç.

BENDEN SONRA NE OLACAK? Akıldan çıkmayan o soru. Bana ne olduysa Ata’ya da o olacak.

Varlıklı bir aileden gelmiyorum. Ailemden kalan tek tük maddi değer eridi, kullanıldı gitti. Ama bana öğrettikleri her şey cebimde kaldı. Bugün oğlumu bana verilenlerle değil, bana öğretilenlerle büyütüyorum.

Yaşım ilerliyor. Aile büyüklerimizi sessiz gemilere bindirip uğurlamaya başladık. Nefes aldığım sürece, oğluma ne öğretebilirsem, onun da cebinde onlar kalacak.

5 yaşında. Terapiler, eğitimler, doktorların takipleri, arayışlar hepsi devam ediyor. Ama artık oğlumun “otizminin iyileşmesini” değil, onun “otizmle başarmasını” istiyorum. Hatta otizmin ona getirdiği, ilgi duyduğu alanlara üstün dikkati, bakmadan görmesi, dinlemeden duyması gibi özelliklerini de fark ettikçe, sadece “otizme rağmen” değil, “otizm sayesinde” de başarmasını istiyorum.

Başarmasından kastım ileride okuldan teşekkür, takdirlerle dönmesi değil. Doğuştan gelen becerisi, potansiyeli ne ise, hepsini dibine kadar sıyırabilmek istiyorum. Aynı zamanda, oğlumun çocukluğunu yaşamasını istiyorum. Ben de doya doya çocuğumu yaşamak istiyorum. Ailelerle tanıştıkça da, ben bütün bunları tüm çocuklar için istiyorum. Bir öfke nöbetinden bir diğer ağlama krizine, bir yanardağ patlamasından diğer kıyamete, elimizde raporlar dilekçelerle, okullarla kamu kurumları arasında koşarken, ne kadar mümkün olabiliyorsa, o kadar.

Bu düşüncelerle dernekler, buluşmalar, whatsapp gruplarına da dahil olmaya başladım. Çoğu whatsapp grubunda halen kestirme yol arayışları devam ediyordu. Ama ben artık oğlumu eğitmek ve geliştirmekle ilgileniyordum. Anne-baba olmanın, çocuk büyütmenin kestirme bir yolu yok. Okul süreci, istihdam, yasal haklar, vb güzel gruplar var ama sadece aile içinde eğitime odaklanan bir gruba denk gelemedim.

Madem ki yok, o zaman yaparız, değil mi? Evde Beceri Kazandırma Grubu whatsapp grubu ortaya çıktı. Grubun yönetilmesinde ve içerik kalitesinde iki özel eğitimcimiz ve bir öğretmenimiz çıkar gütmeden katkı veriyorlar. Kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. Grubun herkese faydalı ve verimli olmasını diliyorum.

 

WhatsApp Grubu hakkında bilgi almak için Yasemin Dağ ile [email protected] üzerinden iletişime geçebilirsiniz.