DİSLEKSİ AİLELERİ DERNEĞİ

Bilgi ve destek gereksinimlerinin karşılanması, özgül öğrenme güçlüğünün doğru bir şekilde ifade edilip, “hastalık” veya “bozukluk” olmadığını anlatmak için yola çıkan Disleksi Aileleri Derneği Başkanı Zeynep Örgeler ile konuştuk.

Zeynep Hanım, sizin hayatınıza disleksinin girmesi nasıl oldu?

Kızım 2013 yılında okula başlamıştı. 1. sınıfın ilk bir-iki ayı çok iyiydi fakat çift harflere geçince sorun yaşamaya başladık. Harfleri karıştırdığını, rakamları ters yazdığını ve akranlarından geride olduğunu fark ettim. Öğretmeni ile görüştüğümde bu sürecin normal olabileceğini biraz daha sabırlı olmam gerektiğini ve daha fazla ilgilenmemizi söyledi. Oysaki, kreş ve okul öncesinde aldığım görüşlerde başarılı olduğunu zorlanmadığını biliyordum. Öğretmen, yeni nesil annelerin detaycı ve pimpirikli olduğunu söyleyerek, çok akıllı merak etmeyin düzelir toparlar siz bol bol çalışın diyerek evimize gönderdi. Lakin tatminkâr bir cevap olmadığı için araştırmaya başladım.

Belirtileri araştırınca Öğrenme Güçlüğü yani disleksi ile tanıştım. Haftalarca okudum, çocuğumu gözlemledim. Disleksi olabileceğini düşünerek edindiğim bilgileri öğretmene aktardım. Üzülerek söylüyorum, disleksi hakkında bilgisi olmayan, hatta kelimeyi telaffuz edemeyen öğretmene disleksiyi anlatmaya başladığımda “Çocuğunuz geri zekâlı değil etiketlemeyin” dediği anda anladım ki, ülke olarak yeterli bilgiye sahip değiliz.

Öncesinde disleksi hakkında neler biliyorsunuz?

Maalesef herhangi bir fikrim olmadığı gibi, bilgim ve farkındalığım da yoktu. 2000’li yıllarda bilgi yok denecek kadar azdı ve çalışmalar da sayılıydı. Yurtdışı kaynaklardan faydalanarak bilgi sahibi oldum.

 Özgül öğrenme güçlüğü, yani disleksi nedir?

Ülkemizde Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) çatı terim olup, diğer adı bilinen disleksi de 4 alt başlıktan biridir. En yaygın görüldüğünden terminolojide kısa terim olarak DİSLEKSİ olarak söylenmektedir. Özgül öğrenme güçlüğü, normal ya da normalüstü zekâya sahip çocuklarda ve yetişkinlerde görülen nörogelişimsel çeşitliliktir. Genetik veya çevresel faktörlerin sebep olduğu dil, okuma, yazma, matematik ve motor becerileri de güçlük yaşanmasıdır.

Disleksi okuma güçlüğü, disgrafi yazma güçlüğü, diskalkuli matematik güçlüğü, dispraksi motor koordinasyon güçlüğüdür.

Bir anne çocuğunda disleklesi belirtilerini nasıl yakalayabilir?

Anne olarak değil aile olarak ele almalıyız. Babaların da artık sürece dahil olması gerekiyor. Öncelikle her ne olursa olsun çocuklarında farklılık hissettiklerinde ya da bu çocukta bir şey var demeye başladıklarında doğru kaynaklara ulaşarak bilgi sahibi olmalılar. Düzelir, daha küçük, yeni başladı bir kere oldu diyerek ertelemesinler. Kamu spotları, TV programları yazılı ve görsel medya ile artık her yerde bahsediliyor. Bilinçli olan ve farkındalığı sahip aile hemen fark eder.

Belirtiler bebekken kendini gösteriyor. Çocukta geç konuşma, geç yürüme var ise ilk sinyaller orada başlıyor. Neden geç kalıyor? Çünkü öğrenemiyor.

Parantez içinde ilave edeyim ekrana maruz kalan çocuklar da aynı belirtileri gösterebiliyorlar. Karıştırmamak ve çocukları 3 yaşına kadar beyin gelişimini desteklemek adına teknolojiden uzak tutmalıyız.

Okul öncesi ve okul dönemi olarak ele alalım.

Okul öncesi demek, erken fark etmek ve beraberinde erken müdahale demektir.

Çocukta geç konuşma, geç yürüme, çok düşme başlangıçtır. Bazı harfleri yanlış söyleme, telaffuz hataları yapması, örneğin tabak-talak gibi, sözcüklerdeki seslerin yerini karıştırma, karpuz-karsup gibi, harfleri, renkleri ve sayıların isimlerini hatırlamada zorluk çekme, ince motor becerilerinde gelişme gecikmesi mesela kalem tutma, çatal-bıçak kullanma, ayakkabı bağlama, fermuar çekme gibi belirtiler olabiliyor. Müzikli oyunlara ya da etkinliklere katılmıyorsa, bu onun isteksiz olmasının yanı sıra zorlandığı için katılmak istemediği anlamına da gelebilir. Gözlemlemek ve iyi tespit etmek gerekir.

Okul döneminde disleksi belirtileri neler olabiliyor?

Okumayı öğrenirken ve heceleri birleştirirken zorlanma, okuma hızında yavaşlık, okuduğunu anlamakta zorlanma, harf ve rakamları karıştırma veya atlama yapma (pb-bd, 3-8, 21-12, 6-9 gibi), bazı heceleri ters okuma (el-le, eli-ile, için-çini gibi), kelimeleri değiştirme, satır atlama, eksik okuma disleksi veya disgrafiye işaret ediyor olabilir. Çarpım tablosunu öğrenmede zorlanma, ritmik saymada sıralı sayamama ya da karıştırma, dört işlem yapmada ve problem çözmekte zorlanıyorsa diskalkuliden şüphelenilebilir.

Sağ-sol kavramı, yönler, takvim, harita ve pusula öğrenmede zorlanma, zaman, saat, para kavramlarını öğrenirken zorlanma, günleri, ayları sırasıyla saymakta zorlanma, ardışık yönerge takip ederken zorlanma, gibi süreçlerde güçlük yaşıyorsa, çocuğunuz özgül öğrenme güçlüğü açısından değerlendirilebilir.

Disleksi ile ilgili en yaygın yanlış inanışlar nelerdir?

“Disleksi hastalıktır” inanışı, en yaygın yanlışlardan biridir. Disleksi zihinsel engel, zeka geriliği, akıl hastalığı ya da bozukluk değildir. Hastalık olmadığı için tedavisi ve ilacı yoktur. Güçlükleri aşmanın tek yolu iyi eğitimdir.

Disleksi zamanla geçer inanışı da var. Hayır, disleksi doğum itibari ile başlar ve ömür boyu sürer.

Tembel çocuklar disleksilidir diye düşünülebiliyor ya da disleksili çocukların çabalamadıkları ve tembel oldukları söyleniyor. Bunların ikisi yanlış kanılar. ‘Çalışsa yapar’, ‘dikkatini verse yapar’, ‘istese yapar’, ‘kafası başka şeylere basıyor’ gibi durumlar söz konusu değildir.

 

Disleksi ile yaşamanın zorlukları nelerdir ve bu zorlukların üstesinden nasıl gelinebilir?

Çocuklarımız, akademik yönden zorlanıyorlar lakin en önemlisi sosyal ilişkiler ve iletişim becerilerinde yaşadığı zorluklardır. Doğru eğitim ve anlayış önemlidir. Özgül öğrenme güçlüklerinin hepsinin bir bireyde aynı seviyede ve baskın şekilde görüleceği anlamına gelmez. Farklı seviyelerde ve çeşitlikte görülebilir. Her birey farklıdır ve farklılıkları gözetilerek eğitime alınmalıdır. Sosyal hayata katılımlarına yardımcı olmak için psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu düşünerek yola çıkalım. Sağlıklı bir birey olarak topluma katılmalarına destek olmaktayız.

 Derneğinizin kuruluş amacı nedir ve ne zaman kuruldu?

Tanı almış ya da risk grubunda olduğu düşünülen çocukların aileleri, ne yapacağını ve nasıl yapacağını bilmediğinden maalesef çocuklarımız ve aileleri yıpranıyordu. Bu durumun önüne geçilmesi gerekiyordu. Önceliğimiz, süreci yaşayan ailelerimizi doğru bilgiler ve yöntemler ile donatmak oldu. Bunun aile birliğinin korunmasına çocuğun ve faydasına olacağından yola çıktık. Yalnız olmadıklarını bilmelerini, dayanışma içinde olmalarını hedefledik yoksa çocuklarımız kaybolup gideceklerdi. Aileleri eğitimlerle bilinçlendirmek, bilgilendirmek ve çocuklarımızın sosyal hayata katılımını sağlamak, bu süreçte farkındalığı arttırmak, toplum bilincini oluşturmak, sürdürebilirliğin sağlanması bugün başlıca amaçlarımızdandır.

Derneğimiz, 2019 yılında alanda disleksi üzerine aile derneği ve dayanışma derneği olmaması sebebi ile Onursal Başkanımız Furkan ER tarafından kuruldu.

Derneğinize üye olmak isteyen aileler size nasıl ulaşabilir?

Derneğimiz 30 temsilci ile Ankara, Düzce, Fethiye, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Ordu, Tekirdağ, Bursa, Denizli 10 ilimizde hizmet veriyor. Temsilciliklere disleksiaileleridernegi.com web sayfamızdan, bizlere ;instagram’da disleksiaileleridernegi ya da disleksiligenclertoplulugu, YouTube’da Disleksi Aileleri Dayanışma Derneği, Facebook; Disleksi Aileleri Tanı Eğitim ve Dayanışma Derneği; WhatsApp DADD TÜRKİYE grubundan ulaşabilirler.

 Üyelerinizle birlikte neler yapıyorsunuz?

Eğitimler, atölyeler, kamplar, kültür ve doğa gezileri düzenliyoruz. Üyelerimizi ve çocuklarını yaşıtları ile bir araya getirmek çok muhteşem bir duygu.

 Dernek olarak karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir?

Disleksili çocukların akademik yaşamlarında eğitimsel uyarlamalara ve farklı yöntemlere gereksinimi var. Bunlarla ilgili çalıştaylar ve kongreler yapılıyor. Ancak buradan saptanan eksiklerin ve çıkan sonuçların da hayata geçmesi lazım. Disleksinin yanlış bilinmesi neticesi ile yaşadığımız ciddi zorluklarda var.

Disleksili çocuklar için iyileştirilmesi gereken başlıca alanlar neler?

Öncelik üniversitelerde, bu konunun dersleri ve alanı daha geniş kapsamlı ele alınmalı. Komplike bir çalışma olmalı. Amaç ortaklığı ile çocuklarımıza sosyal etkinlikler; ailelere kendilerini yalnız hissetmeyecekleri şekilde sosyal ve psikolojik destek ve danışmanlık, toplumsal olarak halka açık seminerler, yüz yüze ve online eğitimler yapılmalı.

Çocukların yasal haklarını bilmeleri ve kullanmaları yönünde danışmanlık ve bilgilendirmeler, eğitimde politikaların geliştirilmesi ve nitelikli eğitime yönelik çalışmalar yapılmalı.

 Disleksi ile mücadelede size ilham veren veya örnek aldığınız kişiler var mı?

Bir kişinin olmasını çok isterdim. Her tecrübe yaşanmışlıklar yolumu aydınlatırdı. Orman, su, toprak, dağ tepe, çamur, yağmur, kar ile benim ilhamım kısaca doğa oldu. Hayat boyu yaşayarak öğrenme tek mücadele modelidir.

Disleksi ile mücadele eden ailelere ve çocuklara vermek istediğiniz en önemli tavsiye nedir?

Eğitim sadece masa başında değildir. Eğitim yaşayarak öğrenmedir. Küçük gördüğümüz çalışmalar büyük başarıları doğurur. “Dikiş dikmeyi bilmesin, terzimi ne olacak?” diyen ailenin çocuğu moda tasarımcı olabilir. Klasik olacak belki ama her çocuk mimar, mühendis, doktor ya da avukat olacak değil. Öncelikle aileler kendilerini geliştirmeliler. Okuyarak araştırarak yapmalılar. Duydukları şey gerçek ya da yanlış olabilir. Bu da zaman kaybına neden olur. Çocuklarımızın yasal haklarını mutlaka öğrensinler. 3S’yi unutmasınlar. Sevin, sayın, saygılı olun çocuk/çocuğunuz bir bireydir.

DİSLEKSİ DİYE BİR GERÇEK VAR ama doğru bir eğitimle öğrenemeyecek, başarılı olamayacak çocuk yoktur. Önemli olan bilgiyi, doğru tekniklerle, uzman eğitimciler eşliğinde çocuklara anlayabilecekleri şekilde aktarmaktır. Kanayan yarama çare bulmak çocuğuma faydalı olmak için çıktığım bu yolda tüm disleksili çocuklar çocuğum oldu. Yolumuz uzun ülkemizde disleksili çocuklar ötekileştiriliyor. Sistemin içinde kayboluyoruz. Disleksi farkındalığının artırılması eylem ve söylemde birlik olunması şart.

Son olarak, Yirmi yedi Grand Prix şampiyonluğu bulunan İskoç yarışçı Jackie STEWART da dislikesili biri olarak duyguları paylaşmıştı. Prens Charles tarafından “SIR”(sör) unvanı verilen unutulmaz yarışçı, uluslararası bir disleksi konferansında şu sözleri söylemişti: “Disleksili olmanın ne demek olduğunu asla anlamayacaksınız! Bu alanda ne kadar uzun süredir çalışıyor olursanız olun, isterseniz çocuklarınız da disleksili olsun, tüm çocukluğunuz boyunca aşağılanmanın, size hiçbir şeyde başarılı olamayacağınızın öğretilmesinin ne demek olduğunu anlamayacaksınız. (WOLF, 2017).

’Disleksili bireylerin yeteneği ve ilgisi doğrultusunda kendini geliştirmesine destek olursak, güzel işlere imza attıklarını ve başarılar elde ettiklerini göreceksiniz. Dünyaya görüş ve buluşları ile yön verecek disleksili bireyler olacaklardır.