Sedef Erken’den otizmle yeni tanışan annelere 3 tavsiye

Sevgili Anne,

Öncelikle yepyeni bir dünyaya hoş geldiniz.

Evet, yeni hayatınızda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Fakat lütfen bunu yalnızca olumsuzluklardan ibaret bir cümle gibi almamaya çalışın. Çünkü etrafınızda göreceğiniz bazı zorluklar gözünüzü korkutsa da bilin ki siz, o örneklerin çoğundan daha şanslısınız.

Çünkü teknoloji ve iletişim kanalları geliştikçe, insanlık, tıp, eğitimciler ve diğer aileler otizmi öğrenmeye başladıkça yavaş da olsa gelişmeler oluyor. Sizin çocuğunuz önceki dönemlere göre çok daha şanslı. Öncelikle bunun kıymetinin farkında olmanız gerekiyor. Unutmayın ‘bir sıfırdan büyüktür’. Artık her şeye olumlu tarafından yaklaşmaya çalışın. Umutlu olmanın gücünü hafife almayın.

Gelelim tavsiye listeme…

1. Öncelikle sakin olun…

Herhangi bir konuda panik halinde hareket etmeye çalışmak sizi yorar ve vakit kaybettirir.

Biliyorum kolay değil, ben de aynısını yaşadım. Bildiğiniz hiçbir formülün işe yaramadığı bir noktada hissediyorsunuz kendinizi. Ama emin olun kısa süre içinde çok fazla şey öğreneceksiniz. Önemli olan öğrendiklerinizi sakin bir zihinle gözden geçirip çocuğunuz için en doğru seçimleri yapmak. Bunun için de öncelikle soğukkanlı olmaya ihtiyacınız var.

Otizm, özellikle de ülkemizde az kişinin gerçekten tecrübe sahibi olduğu bir konu ve umut tacirlerinin de çokça görülebildiği bir alan. Dolayısıyla acele edip uzmandan uzmana koşmayın size her söylenene inanıp bütün kaynaklarınızı iyice araştırmadan kullanmayın.
Başvurabileceğiniz uzmanlar bulundukları yerde bekliyorlar, önce kendinize ve çocuğunuza odaklanın. Pek çok kişi size ‘sakın vakit kaybetmeyin, hemen, hemen, hemen’ diyecektir. Doğrudur, otizmde erken tanı önemli bir fark yaratabilir ancak bu süreçlere hazırlıksız girmenin de bir bedeli var. Sakin olun, olamıyorsanız önce kendiniz için bir uzmandan yardım alın. Kendinize de, çocuğunuza da vakit verin.

2. Çocuğunuzun ne yapamadığından çok neleri yapabildiğine odaklanın…

Başlangıçta belki de yalnızca içine kapanık, zaman zaman anlamsız sesler çıkaran, yerli yersiz gülen ya da ağlayan bir çocuk göreceksiniz. Bazen sizi son derece şaşırtabilecek kimi anlık umutlar veriyor olsa da genel anlamda moral bozucu bir tabloyla karşı karşıya olduğunuzu düşüneceksiniz. Zira henüz otizmin ve otizmli çocuğunuzun dilini bilmiyorsunuz.

Çocuğunuzun zayıf yönlerini bilin ve eğitiminde göz önünde bulundurun ama asıl ilerlemeyi sağlayacak olanın onun güçlü tarafları olduğunu unutmayın. Kendinizi onun yerine koyun. Size bir şey öğretmek isteyen biri sürekli neleri beceremediğinizi vurgulasa ne hissederdiniz ve bu sizde nasıl bir etki bırakırdı. Her insan gibi otizmlilerin de davranışlarını olumlu motivasyonların tetiklediğini unutmayın.

Edindiğiniz bütün bilgileri not edin. Mümkünse çocuğunuzla ilgili bir günlük tutun. Ancak unutmayın çocuğunuza dair en doğru bilgileri yine önce çocuğunuzdan alacaksınız. O, her davranışı ile size bir mesaj veriyor, onun kendine has dilini kavramaya çalışın.

3. Kendinize iyi bakın ve gülümseyin

Çocuğunuz kadar kendinizle de ilgilenmeniz gerekiyor. Sonuçta yaşamınızdaki pek çok şey değişirken birilerinin sizi desteklemesine ihtiyaç duyacaksınız. Ailenizle, yakın dostlarınızla deneyimlerinizi ve duygularınızı paylaşmaktan çekinmeyin. Ancak her söylenene de inanmayın. Bir yandan da herkesin kendine göre başka dertleri olduğunu da göz önünde bulundurun ve alıngan olmayın.

Pek çok anne çocuğunu benimsemekte zorlanmadığını söylese de belki de en zor etap otizmli bir çocuğun annesi olmanın bütün yönleriyle içsel olarak barışmaktır. Hayatınız boyunca çocuğunuzla ilgili önünüze çıkabilecek kimi engeller karşınızda yığılmışken güçlü olmak, evi, işi, eşi belki diğer çocuğu ve bizimki gibi bir ülkede kadınları bekleyen pek çok zorluğu sırtınızda taşımak kolay değil. Evet zor bir görev edindiniz ama zamanla bu durumun üstesinden geleceksiniz.

Otizmli olsun ya da olmasın bir çocuğun ilk baktığı yerde siz duruyorsunuz, annesi. O belki diğer çocuklar gibi her söylediğini kelimelerle kolayca ifade edemeyebilir ama edebilseydi size ‘anneciğim seni çok seviyorum, senin iyi olmanı, gülümsemeni ve benim varlığımla gurur duymanı istiyorum’ derdi.

Böyle bir durumda nasıl gülebilirim diye düşünmeyin. Her şeye rağmen gülümsemeyi öğrenmek benim bu yolda en zor öğrendiğim ama en çok işime yarayan şey oldu. Oğlum bana her düştüğümde üstümü başımı silkeleyip yeniden yola düşmeyi öğretti. Elbette hepimiz gibi siz de zaman zaman düşüp kalkabilirsiniz. Ama şunu unutmayın, gülümseyen bir anne bazen otizmli bir çocuğun eğitiminin başarılı olması için en önemli faktördür.

Lafı çok mu uzattım bilmiyorum. Anneler günü yaklaşırken, oğlumun otizmli olduğunu öğrendiğim günden sonraki ilk anneler gününde kendimi ne kadar yalnız hissettiğimi hatırladım ve size uzaklardan da olsa bir el uzatmak istedim.

Lütfen üzülmeyin, biz otizmli çocukların anneleri birbirimizi tanımasak da büyük bir zincirin halkalarıyız. Yalnız değilsiniz.

Sevgilerimle

Sedef Erken

Save