Şişli Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Recep USTA: “Bizim birinci önceliğimiz öğrencinin menfaati”

“RAM; rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmeti ile özel eğitim hizmetini bir arada sunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir kamu kuruluşudur. Burada bizim farklı hizmet alanlarımız var. Özel gereksinimli çocukların eğitsel tanılama ve değerlendirme süreci, özel gereksinimli çocukların ailelerine yönelik eğitimler ve danışmanlık hizmeti, okulda vermiş olduğumuz tedbiri takip etme ve bununla alakalı gerekli çalışmaları yapmak çalışmalarımız arasında bulunuyor.”

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kısaca kendiniz ve eğitiminiz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Ben Recep Usta, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü mezunuyum. 2006 yılında Şişli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne öğretmen olarak atandım. O tarihten bu yana da Şişli ilçesinde çalışıyorum. Mesleğimin son yedi yılı idarecilikle geçti. Şişli’deki muhtelif okullarda idarecilik yaptım. İlkokul, ortaokul, lise, meslek lisesinde farklı kategorilerdeki okullarda çalıştım. Bu da bana şu avantajı sağladı; her okul kademesindeki ihtiyaçları, süreçleri, idareci olarak gördüm. Branşım rehberlik olduğu için her alanda, her okul türünde çalışma yapabiliyordum. Ancak benim tercihim rehberlik araştırma merkezi oldu. 2020 yılında Şişli Rehberlik ve Araştırma Merkezi’ne müdür olarak atandım. Burada kendimi mesleğimle daha çok özdeşleştiriyorum. Dolayısıyla burada idareci olarak devam ediyorum.

RAM’da müdür olmak, hayat yolculuğunuzda sizi nasıl etkiledi?

RAM gelişimime, hayat görüşüme ve yaşantıma çok katkısı olan bir kurum. Burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Beni çok geliştiren bir süreç oldu. Hayatımda iki noktayı çok önemli görüyorum. Birincisi özel sektörde çalıştığım dönemler beni çok geliştirmişti. Çünkü kamunun bir rehaveti vardır ancak özel sektördeyken öyle değildi. Kendimizi geliştirmek için sürekli bir temponun içerisindeydik. İkinci önemli noktam ise Rehberlik ve Araştırma Merkezi. Benim gelişmeme çok katkı sağladı. Burası benim her alanda çalışma yapabileceğim, kendimi geliştirebileceğim ve katkı sağlayabileceğim bir merkez oldu. Özel eğitim alanını tanıyorum, okullardaki bir konu hakkında çalışmalar yapabiliyorum. İlçemizde psikososyal koruma, önleme ve krize müdahale ekibi var. Bununla alakalı çalışabiliyorum. Dolayısıyla hayat yolculuğumda bana çok katkısı olan bir yer. Bir aksilik olmazsa kariyerime de RAM müdürü olarak devam etmeyi planlıyorum.

RAM nedir? Bilmeyenler için biraz açar mısınız?

RAM; rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmeti ile özel eğitim hizmetini bir arada sunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir kamu kuruluşudur. Burada bizim farklı hizmet alanlarımız var. Özel gereksinimli çocukların eğitsel tanılama ve değerlendirme süreci, özel gereksinimli çocukların ailelerine yönelik eğitimler ve danışmanlık hizmeti, okulda vermiş olduğumuz tedbiri takip etme ve bununla alakalı gerekli çalışmaları yapmak çalışmalarımız arasında bulunuyor. Ayrıca RAM olarak; ilçemizde bulunan özel eğitim okullarını ya da özel eğitim sınıflarını izleme, denetleme, okulların gelişimine destek olmak gibi çalışmalar da yürütüyoruz. Bunlarla beraber rehberlik ve psikolojik danışmanlık alanımız da var. Burada sadece öğrencilere değil bütün vatandaşlara gerekli psikolojik danışma ve yönlendirme hizmetinin sunulduğu bir kurumuz. Tabii ki, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenlere ve öğrencilere yönelik eğitimler de düzenliyoruz. Psikolojik danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Tercih işlemlerine yardımcı oluyoruz. Araştırmadan tutun, bir öğrenciye herhangi bir konuda bilgi vermeye kadar çalışmalar yürütüyoruz.

Özel gereksinimli öğrencilere daha çok hizmet sunuyoruz. Çünkü eğitsel tanımlama ve değerlendirme bizim iş gücümüzün önemli bir parçasını oluşturuyor. Gelen öğrencilerimizin eğitsel performanlarını ve veli bilgilerini alıyoruz. Dosyasını açıyoruz. Veliyi bilgilendiriyoruz. Gerekiyorsa performans değerlendirmesi sonucunda öğrenci için bir komisyon marifetiyle kararlar alıyoruz ve yönlendiriyoruz. İlgili kurumlara ya da velimize tebliğ ediyoruz. RAM bu şekilde hizmet sunan bir kamu kuruluşudur.

Hangi çocuğun kaynaştırmaya gideceği, hangi çocuğun özel eğitim uygulama okuluna gideceği nasıl belirleniyor?

Bu bir süreç. Bu süreçte bizim paydaşlarımız var. Birinci paydaşımız aile, ikinci paydaşımız okul, gerekiyorsa üçüncü paydaşımız sağlık kuruluşları ve doktorlar. Diğer paydaşlarımız eğer öğrenci devam etmişse özel eğitim öğretim kurumu ve rehabilitasyon merkezi, deneyimi ve gözlemi ile öğretmeni, öğrencinin kendisi oluyor.

 

Süreç nasıl başlıyor?

Süreç bireysel başvuru ya da öğrencinin okuldan yönlendirilmesi ile başlıyor. Biz önce evrak talep ediyoruz. Örneğin okuldan bize iletilecek çocuk hakkında ayrıntılı bilginin sunulduğu eğitsel değerlendirme formu istiyoruz. Bu formu okuldaki rehber öğretmen, öğrencinin sınıf öğretmeni ya da branş öğretmeni birlikte dolduruyorlar. MEBBİS dediğimiz bir sistem üzerinden bize gönderiyorlar. Biz bu rapora bakıyoruz. İkinci baktığımız şey ise öğrencinin sağlık kuruluşundan almış olduğu, bize beyan ettiği tıbbi tanısının olduğu rapordur. Aile ile görüşme yapıyoruz. Standart görüşme formları üzerinden aile ile görüşme yapıp öğrenci için bize gerekli olacak bilgileri alıyoruz. Rehabilitasyon merkezleri bize yine sistem üzerinden öğrencinin gelişim raporunu gönderiyorlar. Bunu inceliyoruz. Sonra iş öğrenciden bilgi almaya geliyor. Öğrenciyle yine standart formlarımız ve testlerimiz üzerinden bir inceleme sürecimiz oluyor. Eğitsel değerlendirme için bir performans alma sürecimiz oluyor. Özel Eğitim Rehberlik Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış standart formlar kullanıyoruz. Bu formlar üzerinden öğretmenimiz performans değerlendirmesi yapıyor, kendi kanaatini görüşünü de sürece yansıtıyor ve bir bütün olarak bir sonuç ortaya çıkartıyoruz. Sadece rapora dayalı ya da sadece rehber öğretmeninin söylediklerine dayalı bir değerlendirme yapmıyoruz. Az önce saydığım bütün başlıkları bir arada değerlendirme yükümlülüğümüz var.

Bu değerlendirme bir kurula sunuluyor. Bizim, kaymakamlık onayı ile oluşturmuş olduğumuz Rehberlik Araştırma Merkezi bünyesinde kurulan bir kurulumuz var. Bu dosya o kurula sunuluyor. Kuruldaki arkadaşlarımız da dosyayı inceliyorlar ve tasdik ediyorlar. Diyorlar ki; “Evet, bu sürece göre bu karar doğru,” ve altına imza atıyorlar. Eğer ki, kurulun incelemesinde düzeltilmesi, değiştirilmesi ya da öğrenci menfaatine olması gereken bir durum varsa incelemeyi yapan arkadaşımıza geribildirim veriliyor. Dosya yeniden düzenleniyor ve tekrar kurula sunuluyor. Kurul imza altına alıp, öğrenci hakkında kararı çıkartmış oluyor.

Burada en fazla kafa karışıklığı yaşanan noktalar neler?

Birincisi hastaneden getirilen rapora uygun bir karar çıkmadığında velilerimiz ya da alan uzmanları “Bu neden böyle değil?” şeklinde sorabiliyor. İkincisi, bazen öğrencinin okuldaki davranış yapısıyla buradaki davranış yapısı biraz farklı olabiliyor. Zaman zaman bu tarz durumlarla da karşılaşıyoruz. Dolayısıyla bizim burada incelediğimiz bireysel performansı grup içerisinde gözlemleme şansımız çok olmuyor. Bu bilgiyi aileden, okulun bize göndermiş olduğu formdan, rehabilitasyon merkezin bize göndermiş olduğu formdan alıyoruz. Burada eğer bütün paydaşlar kendi sorumluluklarını hakkıyla yerine getirirse bizim kararımız daha isabetli oluyor. Ancak burada da bazı eksiklikler yaşanabiliyor.

Peki, bu eksiklikleri nasıl düzeltiyorsunuz?

Biz öğrenci için bir resmi tedbir karar veriyoruz, bir de destek eğitim karar veriyoruz. Zaman zaman bu kararlarımızda sahadaki ilgili alan uzmanlarının, velinin ya da kamuda görev yapan öğretmenlerimizin farklı görüşleri olabiliyor. “Bu şekilde bir rapor çıkmış. Ancak ben böyle düşünmüyorum,” diyebiliyorlar.

Velilerimizin rapor çıktıktan sonraki 30 gün içerisinde bu rapora itiraz etme hakkı var. Kaynaştırma resmi tedbir kararına itiraz ediyorsa, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, destek eğitim raporuna itiraz ediyorsa RAM Müdürlüğüne dilekçeleri ile başvurarak yeniden değerlendirme talep edebiliyorlar. Bu durumda, aynı dosyayı farklı bir öğretmenimize tekrar inceletiyoruz. Süreç öğrenci için tekrarlanıyor. Eğer ki, benzer karar çıkar ise aynı şekilde onaylanıyor ve tasdik ediliyor. Farklı değerlendirme çıkarsa karar değiştirilebiliyor. Burada üst makama itiraz edebilecekleri bir süreç daha var. Eğer ilçeye itiraz edilmişse, resmi tedbir için bu sefer İl Özel Eğitime itiraz ediliyor. Böylelikle veli, katılmadığı bir karar için itiraz mekanizmalarını işleterek daha doğru sonucu zorlayabiliyor.

Okul ya da rehabilitasyon merkezleri de, karar kendilerine tebliğ edildikten sonra 30 gün içerisinde kararı uygun görmediklerini gerekçelerle belirterek, yeniden değerlendirilme isteyebiliyorlar ve resmi yazıyla bize müracaat edebiliyorlar. Biz yine aynı şekilde resmi yazıyla onlara randevu veriyor, öğrenci ve veli için randevu oluşturuyoruz. Tekrar buraya geliyorlar ve dosyayı başka özel eğitim öğretmenimiz inceliyor. Tekrar karara bakıyoruz.

Toparlamak gerekirse; aile, okul, sağlık kuruluşu, rehabilitasyon merkezi, öğrencinin kendisi ve burada değerlendirme yapan öğretmenin genel kanaatinden oluşan bir karar veriyoruz. İtiraz mekanizmaları da açık kalmak kaydıyla, bu kararı hem resmi kurumlara hem de veliye e-Devlet üzerinden gönderiyoruz.

Sonuçta buradaki raporlama ya da yönlendirme, çocuğun en iyi verimi alabileceği ve en üstün faydayı bulabileceği durumu saptamak için yapılıyor. Bizim birinci önceliğimiz öğrencinin menfaati.

Özel gereksinimli çocuklar için RAM’da hangi testler uygulanıyor?

Ağırlıklı olarak performans belirleme formu dediğimiz formlar uygulanıyor. Çünkü buraya gelen çoğu öğrencimizin zaten bir tıbbi tanısı oluyor. Tıbbi tanı varsa o süreci tekrar etmiyoruz.

Şunu da netleştireyim, bizim RAM’da sadece zihinsel engelli bireyler için verebileceğimiz bir tanı var. Çocuğun yaşına ve özelliklerine göre Binet, Wisc-R ya da ASİS gibi testler uyguluyoruz. Öğrencinin eğer zeka anlamında skoru düşük olursa onun tanısını biz verebiliyoruz. Onun dışındaki tanılar zaten bize hastane raporuyla gelmek zorunda. Örneğin okul bize rapor yazmış, çocuğun aşırı hareketli olduğunu, ders takip etmekte zorlandığını, okul başarısının düşük olduğunu belirtmiş. Bu durumda aile ile görüşüyoruz, çocuğu izliyoruz. Diyelim ki, gerçekten de hareketli bir çocuk. Hiperaktivite bozukluğundan şüpheleniyoruz. Şimdi dikkat! Bunun tanısını biz veremeyeceğimiz için velimize “Bizim gözlemlerimiz bunlar… Çocuğa doktor değerlendirme yapsın. Size bir rapor verirse bu rapor ile bize tekrar gelin” diyoruz. Çünkü biz o tanıyı koyamıyoruz ve aynı şekilde otizmle alakalı tanıyı da koyamıyoruz.

Zaten öğrenciler ya da veliler genellikle bir raporla geldiği için biz ekstra bir test uygulamıyoruz. Performans belirleme formu uygulayıp, diğer kaynaklardan bilgi alıp, bir değerlendirme yapıp, sonuç ortaya çıkartıyoruz. Ancak bazen herhangi bir hekime götürülmemiş, sadece okuldan yönlendirilmiş olan öğrencilerimiz olabiliyor. Onlara Denver Gelişim Testleri gibi birtakım gelişim testleri uygulayabiliyoruz. Ancak bu sonuçları veli ile paylaşmıyoruz. Bu sonuçlar sadece bizim gözlem yapmamız amacıyla uygulanan testler oluyor. Biz ağırlıklı olarak performans belirleme formu kullanarak süreci yürütüyoruz. Test dediğimiz sadece zeka testi diyebiliriz. 14 çeşit zeka testimiz var. 1.5 yıldır Öğrenme Güçlüğü Bataryası da uygulanmaya başlandı. Öğrenme Güçlüğü Bataryası birinci sınıf ila dördüncü sınıf arasındaki çocuklara uygulanabiliyor. Orada da şöyle bir süreç var; öğrenme güçlüğünden şüphelenmiş ise herhangi bir doktor raporu yoksa çocuk için önce bir zeka testi yapıyoruz. Normal ve normalin üstü olduğunu belirlememiz lazım. Normal ve normalin üzerinde ise öğrenme güçlüğü bataryası uyguluyoruz. Eğer çocukta öğrenme güçlüğü tespit edersek, tanısını koyup tedbiri uyguluyoruz.

Sizin tanı vermeniz ile hastaneden alınan rapor arasında nasıl bir fark oluyor?

Biz iki tip rapor düzenleyebiliyoruz. Biri özel öğretim kurumlarından ve rehabilitasyon merkezlerinden destek almak için bir rapordur. Diğeri resmi tedbirlere istinaden bir rapordur. Destek eğitim raporu verebilmemiz için velinin bize hastaneden ÇÖZGER raporu getirme zorunluluğu var. Eğer ÇÖZGER yoksa özel kuruma destek ücreti ödenmiyor. Böyle bir şart var. Biz burada tanı versek de, destek eğitim raporu veremiyoruz. Velilerimize de bunu anlatıyoruz. Siz buraya hangi amaçla müracaat ettiniz? Sadece okul içinse, zeka testi ya da Öğrenme Güçlüğü Bataryası uygulayıp, tanısını verip resmi tedbirini uyguluyoruz. Ancak bize diyorsa ki, “Ben okulun dışında çocuğuma destek eğitimi aldırmak istiyorum,” o zaman ÇÖZGER şartı var. Biz incelemeye başlamadan önce dosyasını açıyoruz. Öğrencinin ailesi ile görüşmemizi yapıyoruz ve hemen hastaneye yönlendiriyoruz. Hastanenin sağlık kurulundan ÇÖZGER almasını talep ediyoruz. ÇÖZGER aldıktan sonra kurumumuza müracaat etmesini istiyoruz.

Peki, RAM’dan nasıl randevu alınabiliyor?

Son derece kolay. İlk defa müracaat edecek olan velilerimizin ilgili belgeleriyle; sağlık raporu varsa sağlık raporu, öğretmen yönlendirmişse, öğretmenin görüşü ya da eğitsel değerlendirme formu dediğimiz formu ile beraber gelmesi yeterli. RAM’a gelecek, durumunu açıklayacak, belgesini ve kimliğini ibraz edecek. Ona istinaden biz de öğrencinin randevusunu oluşturuyoruz. Velinin şahsen gelmesi gerekiyor çünkü öğrenci ile ilgili olmayan bireyler de öğrenci namına randevu almaya çalışabiliyorlar. Bu da bizim buradaki iş ve işlemimizi aksatıyor. Maalesef internette RAM için bir arama yaptığınızda, özel şirketler karşınıza çıkıyor. Siz özel şirketlere bilgilerinizi veriyorsunuz. O şirketler bizi arayıp telefonla randevu almaya çalışıyor. Biz de o kişinin gerçekten öğrencinin velisi olmadığını teyit edemediğimiz için mecburen velilerimizin şahsen RAM’a gelip, bizzat randevu almalarını istiyoruz. Bu aynı zamanda yönetmelik gereği de bir kural.

Daha önce bir incelemesi yapılmış, raporu yenilenecek ya da farklı bir amaçla tekrardan gelmek isteyen velilerimiz de var. Burada Bakanlığımızın ramdevu.meb.gov.tr isimli bir sitesi var. Buradan öğrencinin T.C. kimlik numarası, kendi T.C. kimlik numaraları ve güvenlik kodunu girip randevularını oluşturabilirler.

Burada bazı istisnai durumlar var. Örneğin vatandaşın internet ile pek arası olmayabilir. Kullanmakta zorluk çekiyor olabilir. O zaman şahsen gelmek zorunda. Bir de raporunun bitiş süresine 45 günden fazla bir zaman varsa, randevu sistemi biraz engel koyuyor. Diyor ki, ‘Sizin rapor sürenizin bitmesine daha var. Randevu oluşturamazsınız’. Bu durumda velinin bir aciliyeti varsa O zaman yine şahsen gelip müracaat etmesi gerekir.

Özetlersek, mevzuat gereği ilk defa öğrenci başvurusu fiilen yapılmalıdır. İkinci ve daha sonraki başvurularda metot tercihen ramdevu.meb.gov.tr dir.

Aileler RAM’lara çocukları kaç yaşındayken başvurabilir?

Bir yaş sınırı yok. Bizim 3-5 aylık tanı almış öğrencilerimiz de var, aynı şekilde 70-85 yaşında eğitsel tanılama ve değerlendirme yaptığımız vatandaşlarımız da var. Burada bir yaş koşulu yok. Özel gereksinimli bireyler yaşları ne olursa olsun tanı almışlarsa veya şüpheleniliyorsa RAM’a müracaat edebilirler. Eğitsel değerlendirme, yönlendirme, izleme ve gözlem yapılır. Her şekilde vatandaşımıza yardımcı olunur.

Hastanenin verdiği ÇÖZGER raporu ile RAM raporunun farkı nedir? Siz açıkladınız ama bir daha üzerinden geçebilir miyiz? .

Hastane raporu tıbbi tanılamadır. RAM raporu ise eğitsel tanılamadır. Örneğin bir öğrencinin yürüme problemi vardır. Ancak bu bir enstrüman çalmasına engel değildir. Matematik dersine engel değildir. Okulunda bir düzenleme, sınıfının alt katta olması ya da sırasının biraz daha farklı üretilmiş olması gibi bir takım ihtiyaçları olabilir. Biz burada tıbbi tanı ile gelen bir öğrencinin hangi eğitim alanlarda desteğe ihtiyacı olduğunu, hangi eğitim alanlarında akranlarıyla birlikte devam edebileceğini anlamaya çalışıyoruz. Bizim burada yürüttüğümüz süreç bu.

Öğrencinin gereksinim duyduğu alan çok fazla ise, birebir özel ilgiye ihtiyacı var ise, biz bu öğrencilerimiz için mesela özel eğitim sınıfı, özel eğitim uygulama okulu, özel eğitim alanında hizmet veren sınıflar ve okullara yönlendirme yapıyoruz. Eğer öğrencinin ihtiyaç duyduğu eğitsel alan daha az sayıda ise akranlarıyla daha fazla birlikte olabilecekse o zaman da kaynaştırmaya yönlendiriyoruz.

RAM’a müracaat eden bazı öğrencilerimiz, bazı alanlarda akranlarının çok önünde ama bazı alanlarda da akranlarından daha dezavantajlı olabiliyor. Böyle durumlarda da düzenlemeler yapılması gerekiyor.

Bazen aileler rapor almaktan çekinebiliyor. ‘Çocuğum etiketlenir mi, ileride karşısına çıkar mı?’ diye düşünerek rapor almaktan kaçınabiliyorlar. Rapor ilerideki hayatında karşılarına çıkar mı?

Rapor almaktan neden korkmamalıyız, önce onu söyleyeyim… Bizim vermiş olduğumuz rapor tedbirdir. Eğitim hayatı içerisinde öğrenciye sunulan herhangi bir belge gibidir. Örneğin benim aldığım takdir belgeleri hayatımda hiç karşıma çıkmadı. Benim aldığım karneler de hayatımda hiç karşıma çıkmadı. Benim aldığım kaynaşma raporu da hayatımda hiç karşıma çıkmayacak. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendi süreci içerisinde öğrenciye nasıl bir eğitim verilmesi gerektiğinin çerçevesini çizen bir belgeyi veriyoruz. Öğrencinin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul hayatı bittiği zaman onun için düzenlenmiş bütün belgeler rafa kalkıyor. Ta ki, herhangi bir gerekçe ile veli gelip bunu talep edinceye kadar. Veli belki çocuğunun bir sosyal yardım programına başvurması için belki de KPSS’ye girmesi için buradan kaynaştırma raporunu resmi dilekçesiyle talep edebilir. Bunun dışında hiçbir şekilde başka kuruma verilmiyor.

Bu belgelerin de bir kısmı, belli bir zaman sonra imha edilir. Şöyle değerlendirmek lazım; öğrencinin 9. sınıfta almış olduğu karne gelecekte karşısına çıkmıyorsa kaynaştırma raporu da gelecekte karşısına çıkmayacaktır. Ancak şunu belirtmek isterim, Milli Eğitim’de devamlılık esastır. Diyelim ki, çocuğun anaokulunda raporu vardı. 1. sınıfa başladığında yani ilköğretim kademesine geçtiğinde kaynaştırma raporu yok. Bu durumda sadece öğrencinin e-okul sayfasında, yalnızca okul müdürünün ve müdür yardımcısının görebileceği ‘Öğrencinin RAM rapor kademesiyle okul kademesi farklıdır’ diye bir uyarı geçer.

Bu da yöneticiye şu bilgiyi verir: “Bu öğrenci bir alt kademede kaynaştırma öğrencisiydi, kademe değiştirdi. Bu uyarıyı gören idareci, rehber öğretmenden öğrenciyi izlemesini, öğrencinin kaynaştırma tedbirine ihtiyacı varsa RAM’a yönlendirilmesini talep eder. Rehber öğretmenler, öğrencide izleme değerlendirme çalışması yapar. Gerek görüyorsa veliyi çağırır der ki; “Kademe değişikliği gerçekleştiği için öğrencide şu özellikleri gözlemledik. RAM’a gitmek ister misiniz? Değerlendirme yapılmasında fayda olabilir,” bilgisini verir. Veli bunu isterse RAM’a müracaat eder ve öğrenci tekrardan değerlendirilir. Fakat o öğrencinin geleceğinde, bir iş yerine başvurduğunda, bunlar zaten paylaşılamayan bilgilerdir. Bu bilgi hiçbir şekilde kimseyle paylaşılmaz.

Kaynaştırma raporlarımız, öğrencinin okul hayatı bitince kaybolan bilgilerdir diyebiliriz. O yüzden velilerimiz hiç kaygılanmasınlar. Kaynaştırma raporu, öğrencinin menfaatine ise tedbiri gerekiyorsa hayatlarının gelecek kısmına hiçbir şekilde zararı olmayan bir rapordur. Sadece eğitimi nasıl alacağına, hangi düzenlemelerin yapılacağına dair bir tedbir kararıdır.

Bu arada şunu da söyleyeyim; bizim gibi kurumlarda daha önce kaynaştırma tedbiri almış, öğrenme güçlü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almış, eğitim hayatını bitirmiş sonra KPSS’ye çalışıp atanmış öğretmenimiz de var. Bunun zaten hiçbir negatif etkisinin olmadığı bu örnekle de belli bence.

Eğer öğretmen bir sınıfta özel gereksinimli bir çocuk olduğunu düşünüyorsa fakat çocuğun ailesi durumu kabullenmek istemiyor ve RAM değerlendirmesine gitmeyi kabul etmiyorsa nasıl bir yol izlenebilir?

Çocuğun menfaati için burada öncelikle velimizin ikna edilmesi gerekiyor. Bu en sağlıklı ve olması gereken yöntemdir. Ancak öğretmenlerimizin bunu veliye açıklama ve kabul sürecini çok iyi yönetmesi lazım. Örneğin sınıf öğretmeni öğrencisinin özel gereksinimiyle alakalı tespitleri olduğunda bunu rehber öğretmenle paylaşıyor. Rehber öğretmenimiz de gözlemlerde izleme değerlendirme çalışması yapıyor ve benzer kanaat oluşursa bu konunun aileye açılması gerekiyor. İşte bu süreç çok önemli. Burada biraz da çuvaldızı kendime ve meslektaşlarıma batırarak söylüyorum bunu. Bu süreçte çok aceleci olmadan sakince ilerlemeliyiz. “Biz şu özellikleri gözlemledik, sizin görüşünüz nedir?” diyerek öncelikle velinin konuya dikkatini çekmeliyiz belki de.

Daha ilk görüşmede “Biz bunları gözlemledik, çocuğunuz şöyle olabilir,” şeklinde şok edici bir bilgi sunarsak veli herkesin otomatik göstereceği insani bir tepki verebiliyor. Durumu reddedebiliyor. Ancak “Biz şöyle davranışlar gözlemledik. Siz kontrol etseniz… Bir sonraki görüşmemizde bunu bir daha değerlendirsek,” derseniz, velilerimiz daha yumuşak bir geçişle kendi çocuğunu izliyor. Benzer şeyler gördüğünü söyleyebiliyor. Bir sonraki toplantıda özel duruma işaret ederek, uzmana yönlendirdiğinizde velilerin de bu konuya karşı çıkmadıkları görülüyor.

Ancak maalesef kötü örneklerimiz de var. Doğrudan davranışı söyleyip, sonrasında da bir etiketleme olduğunda orada velinin itiraz ettiği süreç, çocuğunun özellikleri ya da davranışları olmuyor. İtiraz ettiği süreç o şok duruma oluyor.

Peki, öyle ya da böyle velide bir direnç oluştuğunu varsayarsak…

Süreci iyi yönetemediğimizde ya da süreci çok iyi yönetsek de itiraz eden velilerimiz olabiliyor. Buradan öncelikle ikna etme çalışmaları devam ederken, okul yönetimi RAM’a öğrenci hakkında bir resmi yazı yazıp eğitsel değerlendirme formu için bizimle temasa geçiyor. Biz okul yönetimine cevaben dosyasının incelendiğini ve belirlenen tarih ve saatte öğrenci adına bir randevu düzenlendiğini bildiriyoruz. Okul yönetimi de bunu velimize tebliğ ediyor. Tebliğ edildiğinde veli bunu değerlendirme hakkına sahip. O randevuya çocuğunu getirmeyebilir ya da daha sakince düşünüp çocuğunu randevuya getirebilir.

Velinin çocuğu getirmediğini düşünelim. Burada süreci 2-3 kere tekrarlayabiliriz. Veli ısrarla getirmiyorsa, burada bir ihmal durumu ortaya çıkıyor. Tabii ki her anne baba çocuğunu çok seviyordur, onun iyiliğini ister. Ancak bazen sevgi de kabullenmemeye neden olabiliyor. Bu da çocuğun ihmal edilmesine yol açabiliyor.

Kasıtlı bilinçli bir ihmalden bahsetmiyorum. Bu kabullenmemeden kaynaklı bir ihmal olabiliyor. Bu durumda üzülerek okul yönetimi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bildirmekle mükellef oluyor. Sosyal hizmet uzmanı, öğrenciye ziyaret gerçekleştiriyor. İnceleme yapıyor. Okulun vermiş olduğu kanaat ile benzer görüşlere sahipse tedbir uygulayabiliyor. Açıkçası bu hiç istemediğimiz bir süreç. Önce ailesini ikna etmeye çalışarak süreci doğru yönetmeye ve bu engeli aşmaya çalışıyoruz.

Özel gereksinimli bir çocuk olduğunu düşünüyorsak, bu çocuğun hiçbir yerde raporu yoksa, bir sağlık kuruluşunun kontrolünden geçtiğine, ihtiyacı olan özel eğitim desteğini aldığına, doktora gittiğine emin olmak istiyoruz. O yüzden okul bunları yapmak zorunda. Hem çocuğun üstün menfaati açısından, hem de kendi görevi gereği sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor.

Öğretmenlerimize de gizlilik esaslı çalışmalar yürütülmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Gözlem yapan öğretmen, ortaokulda ise diğer branş öğretmenlerine bunu söylemeyecek. Branş öğretmenlerimize konuyu anlatırsanız, öğrencinin olduğu yerde bunu rahatlıkla söylerseniz o süreçler doğru yönetilmemiş oluyor.

Ya tam tersinde… Çocuk RAM’da kaynaştırma öğrencisi olmaya uygun bulunduysa fakat sınıfındaki veliler kaynaştırma öğrencisi çocuğu sınıfta istemiyorlarsa, o çocuğun sınıfının değiştirilmesi söz konusu olabilir mi?

Bu kesinlikle yapılabilecek bir şey değil! O sınıfta bulunmak, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki herhangi bir çocuk kadar özel gereksinimli çocuklarımızın da hakkı. Diğer velilerin ya da okul yönetiminin talebi ile sınıfı değişikliği olamaz. Hatta ailesinin talebi ile de olamaz. Sınıf değişikliği ancak öğrenci için daha iyi koşullar sağlanacaksa olabilir.

Aksi halde öğrencinin o sınıfta bulunma hakkı varsa, o sınıfta bulunmaya devam eder. Ancak daha güzel ve daha iyileştirilmiş koşullar var ise, çok daha iyi bir okul ya da sınıf var ise öğrencinin ve velinin onayı alınarak yapılabilir. Buna da yine biz karar vermeyiz. Öğrenci bu durumu istiyor mu? Veli bu durumu istiyor mu? Onların fikrini ve onayını alarak değişiklik yapılabilir.

Başka velilerden gelen şikayetler oluyor mu?

Evet olabiliyor. Orada ben okul yönetimi ve rehber öğretmenin diğer öğrencilerin velileri ile hemen bir eğitim çalışmasına başlaması gerektiğini söylüyorum. Öğrencinin özelliklerini tanıtmalılar, öğrencinin özelliklerine nasıl yaklaşılması gerektiğini anlatmalılar ve bilinçlendirmeliler. Bilmemekten doğan korkuyu böylelikle yenmiş oluruz.

Öğrencinin durumu ile alakalı gerekçeleri anlattığınız zaman, velilerin büyük kısmında o bilinci yerleştirdiğinizde daha işbirliğine yakın, kendi çocuğunu da bilinçlendirmeye yönelik tavır değişikliğini görüyorsunuz. Ama bu süreci iyi yönetemezseniz, haliyle huzursuzluk olacaktır. Çok üzücü bir şekilde bu huzursuzluktan en çok özel gereksinimli öğrencimiz ve velisi etkileniyor. Ama okullarımızın bu süreci iyi yönettiklerini düşünüyorum. Şunu da söyleyeyim, böyle bir süreçte karşılaşmış, okulundan da güçlü destek alamamış velilerimiz sorumluluk bölgesindeki RAM’a müracaat etsinler. Bazen dışarıdan gelen bir pozitif enerji de okulun içerisindeki havayı değiştirebiliyor. Okulları ziyaret etmemiz, okul yöneticisi ile sohbet etmemiz ya da velilere verdiğimiz eğitim havayı değiştirebiliyor.