GELİŞİMSEL DEĞERLENDİRME VE GELİŞİM İZLEMİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Gelişimsel değerlendirme, henüz anne karnında başlayan çok yönlü bir süreçtir. Gebelik döneminde yapılan aylık kontroller, ikili ve üçlü tarama testleri, dört boyutlu ultrasonlar gelişimsel değerlendirme kapsamındadır. Konu hakkında Çocuk Gelişimi Uzmanı Emine ERGÜN yazdı.

 

Bebek dünyaya geldiği anda doğumhanede yapılan ilk değerlendirme vardır. Apgar testi kullanılarak yapılan bu gelişimsel değerlendirme bebeğe temas edilerek yapılan ilk değerlendirmedir ve çok kıymetlidir.

Apgar testi ile bebeği 5 alanda değerlendirir. Bu 5 bulgu; bebeğin kalp hızı, kas tonusu, refreks cevabı ve deri rengidir.

Annenin alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ve hipertansiyon ve damar hastalıklarının olması, plasentanın erken ve önde gelmesi, doğumun uzaması anneye ait sebepler olarak sıralanabilir.

Doğum sırasında anestezi süresinin uzaması, kordon dolanması, mekonyum (ilk kaka) yutması, bebeğin kas ve sinir hastalıkları, doğumsal anomaliler, solunum yolu tıkanıklıkları, kullanılan ilaçlar, doğuştan kalp hastalıklarının olması, akciğer enfeksiyonları ve doğum travması ise bebeğe ait faktörler olarak gösterilebilir.

Özellikle doğumdan sonraki ilk 10. dakika APGAR’ın düşük olması ilerideki nörolojik hasarı gösterebilmesi açısından önemlidir. Bu çocukların takibi daha dikkatli yapılmalıdır. Bu skorlama özellikle doktorun çocuğu takibinde kolaylık sağlar.

Eğer bebek planlanan tarihten daha erken dünyaya gelmişse sık aralıklarla gelişim takibine alınmalıdır.

Prematüre bebek ya da riskli yenidoğan olarak adlandırılan bu bebeklerin gelişim takibinde sadece pediatrist ve çocuk gelişimi uzmanı bulunmaz. Bu ekibe ek olarak çocuk kardiyoloğu, göz doktoru, fizyoterapist, kulak burun boğaz uzmanı, çocuk nöroloji uzmanı da bulunmalıdır. Çünkü prematüre bebeklerin sağlık ve gelişim odaklı pek çok konuda takip altında olması önemlidir.

Prematüre bebeklerin gelişim takibinde olması,  olası gelişimsel gecikmeleri erken dönemde fark etme ve müdahale etme açısından çok önemlidir.

Bebek eğer planlanan zamanda dünyaya Gelmişse, gelişim takibi rutin aralıklarla yapılabilir. İlk gelişimsel değerlendirmenin 6. ayda yapılması önerilir. İlk 1 yıl çocuk gelişimi için çok kıymetlidir.

 

6 aylık bebeklerden:

  • İsmine tepki vermesini,
  • Sesin kaynağını aramasını,
  • Sırt üstü yatar pozisyonda durmasını,
  • Anne babası üzerine eğilince sosyal gülümseme ile tepki vermesini,
  • Anne babasının üst üste tekrarladığı dikkat çeken hareketlere gülmesini,
  • Göz kontağı kurmasını,
  • Yabancılardan huzursuz olmasını,
  • Destekle oturmasını bekleriz,
  • Başını dik tutmasını bekleriz,
  • Nesneleri elden ele geçirmesini,
  • İki elini kullanarak biberonu tutmasını, bekleriz.

Bu saydığımız becerilerden birkaç tanesinin bir arada görülmediği durumlarda, bu bebeklerin en kısa sürede gelişimsel değerlendirmesinin yapılması önerilir.

9 aylık bebeklerden:

  • Nesne devamlılığı becerisinin gelişmesini,
  • Alkış yapmasını,
  • Emeklemeye başlamasını,
  • Tutunarak ayağa kalkmasını,
  • Anne babası yanından ayrılınca bunu fark etmesini,
  • Ceee oyununa gülerek tepki vermesini,
  • Ortak dikkat becerisinin oluşmaya başlamasını bekleriz.

Bu saydığımız becerilerden birkaç tanesin bir arada görülmediği durumlarda, bu bebeklerin en kısa sürede gelişimsel değerlendirmesinin yapılması önerilir.

 

12 aylık bebeklerden:

  • Tek aşamalı basit komutları yerine getirmesini,
  • Desteksiz birkaç adım atmasını,
  • Anne, baba, dede, mama dışında anlamlı 10 kelime kullanmasını,
  • Hayvan seslerini taklit etmesini,
  • Yaşıtı çocuklarla aynı ortamda paralel oyun oynamasını bekleriz.

Bu saydığımız becerilerden birkaç tanesin bir arada görülmediği durumlarda, bu bebeklerin en kısa sürede gelişimsel değerlendirmesinin yapılması önerilir.

6-9-12 aylar gelişimin değerlendirilmesi için kritik aylardır. Elbette 2 yaş, 3 yaş, 4 yaş kontrolleri de çok kıymetlidir. Ancak erken tanı ve müdahale söz konusu olduğunda yaşamın ilk yılı önem taşımaktadır.

Gelişimsel değerlendirme sonucunda gelişiminde gecikme olduğu belirlenen çocuk için ilk yapılacak müdahale özel eğitim olmalıdır.

‘Kreşe ver konuşur’, ‘Oyun evine gitsin akranları ile kaynaşsın’ ya da  ‘Anaokuluna giderse orada öğrenir,’ gibi düşünceler doğru değildir.

Çünkü gelişimin ilkeleri gereği önce bireysel beceriler gelişir daha sonra grup becerileri gelişir.

Örneğin 2 yaşına gelmiş ancak henüz komut almayan bir çocuk kreşe başlatılırsa öğretmenin sınıfta verdiği yönergeyi alıp uygulamakta da zorlanacaktır. Bu nedenle öğretmenin sıklıkla o çocuğa bireysel komut vermesi ya da fiziksel destekte bulunması gerekecektir.

Ya da 3 yaşına gelmiş ve hala konuşamayan kendini 10-15 kelime ile ifade etmeye çalışan bir çocuğu anaokuluna gönderdiğimizde o çocuk akranları ile iletişim kuramayacak, onun ne söylediğini anlamayan çocuklar da bir süre sonra onunla oynamayı tercih etmeyecektir.

18-24 ay aralığında olup akranları ile bir araya gelmeyi hiç tercih etmeyen, çocuklu ortamlara girince ağlayan, akranlarından korkan bir çocuğu oyun evine başlattığımızda o çocuk sürekli huzursuz olacak ve akranları ile iletişim ve etkileşim içine giremeyecektir.

İşte özel eğitim bu anlamda çok kıymetlidir.

Özel eğitim desteği ile bireysel becerileri gelişen çocuk, zamanı geldiğinde oyun evi, kreş, anaokuluna başladığında gelişimsel olarak doğru adımlar atılmış olur.

Özel eğitim süreci planlanırken çocuğa uygun bireysel eğitim planı yapılmalıdır. Çocuğun ihtiyacı doğrultusunda özel eğitim programına konuşma terapisi, duyu bütünleme terapisi vb. eklenebilir.

Gelişimsel değerlendirmesi yapılan bazı çocuklar bu sürecin sonunda tanı alabilirler. Tanılama 2 aşamada yapılır. İlk aşama tıbbi tanılamadır. Tıbbi tanılama çocuk psikiyatristi tarafından yapılır. Tıbbi tanılamada çocuğa gelişim testi ve zeka testi uygulanabilir ya da sadece gözlem ve oyun kullanılabilir.

İkinci aşama ise eğitsel tanılamadır. Eğitsel tanılamada çocuğun eğitim performansı, uzun vadeli ve kısa vadeli hedefleri belirlenir. Bu iki tanılama süreci sonunda çocuğun gelişimini destekleyici en uygun özel eğitim programı belirlenir.

Ancak bazı çocuklar vardır ki, herhangi bir tanı kriteri kapsamında değerlendirilemezler. Gelişimlerinin takvim yaşı ile uyumlu olmadığı, bazı alanlarda gecikmelerin olduğu görülür ama tanı alamazlar. Bu durumda olan çocukların da özel eğitim desteği alması çok kıymetlidir.

Herhangi bir tanı kriterini karşılamayan ama gelişiminde gecikme olan çocuklar özel eğitim desteği almadıklarında var olan zayıflıklarını büyüme ve olgunlaşma sürecinde tamamlayabilmeleri her zaman mümkün olmayabiliyor.

Özellikle ilkokula başlama sürecinde var olan bu gelişimsel zayıflıklar karşılarına çıkabiliyor. Okuma yazmayı öğrenmede güçlük, dikkat ve odaklanma sorunları, sosyal uyum becerilerinde zorluk yaşama gibi alanlarda ortaya çıkabilen bu zayıflıklar çocukların hem akademik hem de sosyal hayatlarını olumsuz etkileyebiliyor.

Anne babalar bazen özel eğitim sürecinden endişe edebiliyorlar. Resmi işlemleri yapmak, rapor almak istemeyebiliyorlar. Özel eğitim sadece ÇÖZGER raporu ile alınabilen bir süreç değildir. Ailenin ekonomik koşulları uygunsa çocuğunun özel eğitim ihtiyacını kendisi de karşılayabilir.

 

Özel eğitim sürecinde önemli olan temel kriterler şunlardır:

  • Erken yaşta başlamak.
  • Düzenli devam etmek.
  • Kaliteli bir destek almak.
  • Gelişimsel takibi önemsemek.
  • İhtiyaca göre revize etmek.
  • İhtiyaca göre ek terapiler eklemek.
  • Aileyi eğitim sürecine dahil etmek.

 

Özel eğitim desteği alan ailelerin ev içi eğitim programına da çok önem vermesi gerekmektedir. Sadece özel eğitim desteği ile çocukların gelişimsel olarak ilerlemesi yavaş olabilir. Haftada bir ya da birkaç seans özel eğitimin vereceği katkıya aile eğitimi de eklendiğinde çocuğun hızı artacaktır.

Ancak, şunu unutmamak gerekir ki, özel eğitimde seanslarda 40 dakika çalışmaya katılan çocuklar, evde anne babaları ile 40 dakika çalışmayı yürütemeyebilir.

Bu nedenle evde yapılacak olan çalışmaların daha kısa süreli olacak şekilde planlanması gerekir.

 

Ev çalışmalarında,

  • Çocuğun ilgisi,
  • Çocuğun dikkati,
  • Çocuğun ortak dikkati.
  • Çocuğun uyku ihtiyacı.
  • Çocuğun açlık durumu.
  • Çevre düzenlemesi
  • Ev ortamındaki uyaranlar.
  • Çocuğun gelişimsel özellikleri önemlidir.

Tüm bunlar göz önüne alındığında, gelişimsel değerlendirmenin ve gelişim izleminin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Çocuğun tanısı olsun olmasın eğer gelişimsel gecikmesi varsa mutlaka özel eğitim desteği almalıdır.

Bu özel eğitim desteği çocuğun bireysel özelliklerine göre planlanmalı ve gerektiğinde revize edilebilmelidir.

Özel eğitim desteği birden kesilmemeli, kademeli olarak sonlandırılmalıdır.

Gelişim gecikmesi olan çocukların gelişim takibine ilkokul 2. sınıfa kadar devam edilmelidir.

Başlarda aylık olan gelişim takibi daha sonraları 3 ayda bir, 6 ayda bir, yılda bir şekline dönebilir.

Çocuğun gelişim durumuna göre gelişim izlemi yapacak ekibin içinde çocuk psikiyatristi, çocuk nöroloji doktoru, çocuk gelişim uzmanı, dil ve konuşma terapisti, ergoterapist bulunmalıdır.

Gelişim izlemi sürecinde mutlaka çocuğun okul öğretmenleri ile de düzenli görüşmeler yapılmalıdır.