OTİZMLİLERİN DE BİR DİKİLİ AĞACI VAR ARTIK
Otizmli Murat’ın Salacak sahilinde, altında oturup çayını içerken sakinleşmesini sağlayan ağaç kesilmiş, onlarca yıllık rutini bozulan Murat aylarca depresyonda kalıp ailesiyle çok üzülmüştü. Şimdi Salacak’ta sadece Murat’ın değil tüm otizmlilerin bir dikili ağaç var. Konuyla ilgili Adem Kuyumcu’dan bilgi aldık.
Salacak’ta sahilde kayaların arasından çıkmış bir ağaç, o ağacın altına yıllar boyunca sürekli gidip babası ile birlikte her gün saat dörtte çay içen bir Murat vardı. Murat otizmli bir birey. Bu rutin uzun yıllar boyunca devam ederken bir gün gidiyorlar ve orada ağacın olmadığını görüyor.
Murat hemen ağacın nerede olduğunu soruyor.
“Ağaç nerede baba?”
Babası Murat’a durumu anlatmaya çalışıyor. Ancak bu otizmli bir bireye anlatılabilecek bir şey değil. O gece baba beni aradığında çok üzgündü.
“Adem Hoca ağacı kesmişler” dedi.
Bir ağacın otizmli bireyin hayatına nasıl dokunduğunu anlatmak çok kolay değil. Şöyle ki, o ağacın altında güneş varken serinlemek, denizi seyretmek ve çay içmek onu sakinleştiriyordu. Günlük rutinine bağladığı için de aynı zamanda onu mutlu ediyordu. Daha sonra bunun yok olması onu da üzüntüye soktu ve davranışlarını değiştirdi.
O gece Murat’ın babası bana ağacın kesildiğini haber verdikten sonra durumu araştırmaya karar verdim. Maalesef hikaye kötüydü. 2016 yılında vakanın yaşanmasından bir gece önce ağaçların deniz manzarasını kapattığı düşünülerek, kayaların içinden çıkan bütün ağaçların kesilmesine karar verilmiş. Bir ağacın kesilmesiyle, işletme sahiplerinin manzarasını açmakla, otizmli bir bireyin hayatını karartmış oldular böylece. Bunun farkında değillerdi.
Ben Üsküdar ile Kadıköy arasındaki sahilde sık sık yürürüm. Bir gün yürürken bir baktım kesilen ağacın yerinde yeni bir ağaç yetişmiş. Bunu fotoğrafladım. Ağaç ile ilgili ne yapabiliriz diye İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Park Bahçeler Daire Başkanımıza ilettim. Onlar da çok yakın ilgi gösterdiler. Hemen bir çalışmaya başladık.
Sonra Park Bahçeler Daire’sinden ağacın ne olduğunu öğrendim. Ailanthus adında bir ağaç çeşidiymiş. Tanrı ağacı, cennet ağacı olarak geçiyor. Ama Türkiye’de kötü kokan ağaç olarak biliniyor. Ağacın özelliği, normalde ağaç yetişmeyecek taşlık alanlardaki küçücük bir topraktan bile çıkabilmesi. Dikey olarak büyüyor ve yana dal vermiyor. Daha önemlisi ağacın altında oturduğunuzda bir rahatlama hissediyorsunuz. Çünkü ailanthus havadaki ağır metalleri çeken bir ağaç. Belki de bu yüzden ağır metalleri çekerken bıraktığı koku da daha farklı oluyor. Belki de otizmli birey olan Murat onun için bu ağacın altında rahatlıyordu, diye düşünmek de mümkün.
Bu ağaç ilk defa bir yatay dal vermiş ve çardağa benzer bir yapı oluşturmuş. Bunun çok güzel olduğunu düşündüm ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Park Bahçeler Daire Başkanlığı ile bir çalışma yaparak onun altına iki bank koyduk. Etrafını düzenledik. Sonra bu ağacın otizmli bireylerin rahatlama alanı olarak oluşturulduğu ve zarar verilememesi gerektiği ile ilgili bir duyuru astık yanına.
Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra babası ile birlikte Murat’ı çağırdık ve diğer otizmli bireyler de babaları ile geldiler. Güzel bir sohbet oldu orada. Dört yıl aradan sonra da o rutin devam etti daha sonra. Umarım bu yerlerin sayısı artar. Nitekim ailelerin, otizmli çocuk babalarının talebi de bu yönde. Bu alanların farklı yerlerde artmasını istiyorlar. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Park Bahçeler Daire Başkanlığı’nın da bu doğrultuda çalışma yapacağına inanıyor, bu konuda kendilerine güveniyorum.
Pandemi ve Diğer Engel Grupları
Otizmli birey ve ağaç arasındaki bir hikayenin bu şekilde son bulması hepimizi çok mutlu etti. Fakat pandemi sürecinden farklı engel gruplarındaki pek çok birey etkilendi. Evlerinde daha fazla vakit geçirmek zorunda kaldılar ve kalmaya devam ediyorlar. Çünkü kronik hastalıkları olan engelli bireyler de var.
Dışarıya çıkmaları gerekiyor ama dışarıya çıkabilmeleri için güvenli alanlar oluşturulmalı. Bu güvenli alanların başında da parklar geliyor. Tekerlekli sandalye basketbolu oynayan engelliler, kapalı salonlar pandemide hizmet vermediği için spor yapacak alan bulamadılar. Bu durum onları hem psikolojik hem de fiziksel olarak olumsuz etkiledi. Bunun üzerine dışarıda spor yapabilecekleri bir alan talebinde bulundular. Biz de, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Park Bahçeler Daire Başkanlığı ile görüştük. En merkezi sistemde olan Zeytinburnu Durağı, (metro, metrobüs ve tramvayın kesiştiği yer) Çırpıcı Parkı’nın içinde iki basketbol sahasının yerleri akrilik yapıldı ve çevresi düzenlenerek erişilebilir spor alanı haline getirildi. Tuvalet uygun hale getirildi. Tekerlekli sandalyelerini ve spor sandalyelerini bırakma ve soyunma kabini oluşturuldu.
Şimdi orada her akşam tekerlekli sandalyeli engelliler engelli olmayanlar ile birlikte basketbol oynuyorlar. Ayrıca amatör ve veteran takımlar oluştu.
Anadolu yakasında da Kartal Atalar sahillindeki park alanında bir park sahası erişilebilir hale getirildi. Yine aynı şekilde tuvaletler düzenlendi ve soyunma kabinleri oluşturuldu. Engelli bilek güreşi sporcularının, talebi doğrultusunda açık alanda engelli bilek güreşi masaları oluşturuldu. Bununla ilgili de hem ayakta durabilen ampüte bireyler için hem engeli olmayanlar için hem de oturan bilek güreşi sporcuları için profesyonel bilek güreşi masaları yapıldı. O da aktif olarak kullanılıyor.
Tabii bu alanların daha da artması gerekiyor. İstanbul nüfusu çok yüksek olduğu gibi engelli oranı da çok yüksek olan bir yer. Belki de toplumu ve çocukları bu şekillerde parklara çekmek gerekiyor. Bu zor günlerde, mesafemizi koruyarak burada birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
Çocukları bilgisayar ve telefon başından çekmek için bir sürü çalışmalar hazırlandığını biliyorum. Umarım yakında onlar da hayata geçecek. Bu iyi örneklerin sadece İstanbul’da değil pek çok yerde artması gerekiyor.
Yakında pandemi başlayalı neredeyse bir yıl olacak. Gerçekten çok zor anlar yaşatıyor. Bütün yerel yönetimlerin çözümler üretmesi gerekiyor. Pandeminin daha ne kadar süreceğini bilmiyoruz ve bu yüzden de belediyelerin doğru adımları atmasını bekliyoruz. Hem engelli bireyle birlikte yaşayan ebeveynlerin ya da bakımını üstlenen kişilerin hem de engelli bireylerin kendilerinin buna ihtiyacı var.
Bu konuda da bilim insanları, akademisyenler ve sahada deneyimi olan kişiler ile çalışmak gerekiyor. Çünkü bir kişiye sağladığınız çözüm sadece o kişiyi ilgilendirir. Geneli kapsamaz. Geneli kapsaması için deneyimi ve bilgisi olan insanlarla çalışmak gerekir. Engelli bireylerin güvenli ve erişilebilir park alanlarına kavuşması için kendilerine uygun aletlerin sağlanması gerekiyor.
Adem Kuyumcu
Erişilebilir Kent ve Engelsiz Turizm Uygulamaları Danışmanı
Engelli, Aile, Toplum İletişimi Danışmanı