Ben Engelli Olmayı Sevdim
“Dışarıdan bakıldığı zaman herkes bir şekilde imtihan oluyor. Kimisi parasıyla, kimisi eşiyle, kimisi eviyle, kimisi de sağlığı ile imtihan oluyor. Benim ise, payıma düşen sağlığım idi. Belki ağır ağır yol aldım, bazen tökezledim ama “net bir şekilde söylüyorum ki sevdim engelli olmayı” elbette ki bu cümleyi yüreğimle kurmak kolay olmadı,” diyen CP’li Eda GÜZELSOY yazdı.
Kalbimin aklımla kavga ettiği zamanlarda neden ben dedim! Veya kendimi beğenmedim ama her ne kadar kendini çabuk kabullenirsen o kadar çabuk yol alıyorsun. Kabullenme aşamasını atlattıktan sonra bu seferde diyorsun ki, nasıl hayatımı kazanabilirim? Deneye deneye ayakta durabilmenin yolunu buluyorsunuz. Bu kez ne oluyor biliyor musunuz? Yapamadığınız şeyleri yaptığınızda inanılmaz mutlu oluyorsunuz. Gözyaşınızın yüreğinize kadar aktığını hissetmek müthiş bir duygu.
Hz. Mevlana diyor ki, Seni gözyaşlarınla imtihan eden, elbet bir gün gülümseterek mükafatını verecektir. Sabırlı ol!
“Farklı olmak nasıldır?”
Gelin beraber konuşalım…
Ben ailem tarafından oturduğumuz mahalle tarafından ve arkadaşlarım tarafından hep çok sevildim. Bana hiçbir zaman eksik gözüyle bakmadılar.
Ta ki, oturduğumuz semtten başka bir semte taşınana kadar.
Annemle beraber evimizi temizliyoruz karnımız acıkınca annem “Marketten ekmek al” diye rica etti. Annemin ricası üzerine gittim markete ekmek dolabını açtım market sahibi kadın elime iki ekmek tutuşturup “Haydee! Yallah!” diyerek beni yaka paça dışarı attı.
Aslında o gün hayattan korkmam gerektiğini anladım ve bir müddet hayata hep ürkek yaklaştım. Sonrasında düşününce dışarıda hayat akıyor ve ben pimi çekilmiş bir saat gibi duruyorum. Kendime bu haksızlığı yapmaya hakkım yok diyerek yeniden başladım.
Farklı olmanın bana gösterdiği ipuçlarını takip ederek hayatın içine bende karışıyorum…
Günlük ihtiyaçlarımı giderirken zorlanıyor muyum?
Vücut kaslarını düzenli ve doğru bir şekilde çalıştırmak çok önemlidir. Günlük hayatınızı kolaylaştırmak için kendinize göre çözüm yolları buluyorsunuz. Bu nedenle de kimseden yardım almadan kendi işimi kendim kolaylıkla hallediyorum. Evimizde zaten her şey benim rahatlıkla ulaşabileceğim yere konur ve durum böyle olunca da günlük hayatımda zorlanmıyorum. Birde şu var ki, zaten zorlukların üstesinden gelerek bir süre sonra alışıyorsunuz.
“Kendini ifade edemediğinde ne hissediyorsunuz? “Tabii ki çok üzücü bir durumla karşı karşıya kalıyorum. Düşünün bir şey anlatıyorsunuz insanlar sizi anlamıyor bu nedenle de ya işaret diline başvuruyorlar ya da seni susturuyorlar. Ama ben konuşmaktan asla vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim de. Daha rahat iletişim kurmak için çok kitap okuyorum müzik dinliyorum ve söylüyorum. Enteresan bir şey var ki şarkı söylerken hiç takılmıyorum. “Keşke insanlarda iletişim kurarken böyle takılmasam” diyordum ki hata yaptığımı anladım şöyle ki, geçtiğimiz aylarda rahatsızlandım ve sesim kısıldı bir kaç gün iletişim kurmakta çok efor harcadım. O zaman konuşmanın değerini çok daha iyi anladım. Artık diyorum ki beni yüreğiyle dinleyen zaten anlar, anlamayan ise kendi bilir.
“İnsanların bakış açısı sizi etkiliyor mu?” Maalesef etkiliyor ve bu durum bizim özgürce yaşamamıza mâni olabiliyor. Biz zaten önümüze çıkan tüm zorlukları aşabiliyorken, dışarıdaki insanların önümüze koyduğu zorlukları aşamıyoruz. Ne yazık ki sesimiz bize uğultu olarak geri dönüyor…
Baba kız sohbetlerimizden…
Baba kız geceleri sohbet etmekten çok keyif alıyoruz. Yine bir gece sohbet konusu açtım dedim ki, babacığım eğer evimizde engelli olmasaydı engelliler hakkında neyi merak ederdin?
– Sen benim gözümde hiçbir zaman engelli değilsin.
-Bunu biliyorum babacığım zaten bana hiçbir zaman engelli olduğumu hissettirmediniz ama düşüncelerini merak ediyorum.
Ateş düştüğü yeri yakar diye bir söz vardır çok ta doğru bir söz. Eğer ki sen engelli olmasaydın tabii ki bu derece hassasiyetimiz olmazdı. Örnek vermek gerekirse dışarıda engelli birey gördüğüm zaman elbette ki yardımcı olmak isterim ama o yardım isterse ben yardım ederim. Sanırım insan bir olayın içinde olduğu zaman nelere dikkat edeceğini çok iyi biliyor.
Aslında o gece ki konuşmamızı etraflıca düşününce pek çok ayrıntı buldum ama en önemli ayrıntı babamın farkındalığı böyle güzel anlatmasıydı.
Zaman zaman dışarı çıkmak istemiyorum nedeni ise insanlar tarafından kabul görülmemek yıpratıyor ne yazık ki.
Burada anlamadığım bir şey var neden biz kabul görülmeyi beklemek ya da sürekli insanlara bir şeyler anlatmak zorunda kalıyoruz?
Bizim ise tek gayemiz önümüze çıkan tüm engelleri aşabiliyorken aynı zamanda da hayat şartlarının karşısında dimdik durabilmeyi öğrenmek.
Umarım babamla o gece ki sohbetimizin sıcaklığını buraya da yansıtabilmişimdir.
Kırık bir anıyı saklamadan da hikâyesini sevebilir insan…
Adını imtihan koyduğum, yıllardır süren ve hala da sürmekte olan mücadelem var. Bu mücadelem sayesinde hayatta savaşçı insan olmayı öğrenmek zorunda kaldım. Yeri geldi deli cesaret gösterirken, yeri geldiğinde ise küçücük bir umudun peşinden yalın ayak koştum. Ama geriye dönüp baktığımda “iyi ki o zaman karşıma çıkan tüm zorluklara göğüs gerdim” diyorum. Tek pişmanlığım ise dışarıda ki insanlar tarafından kabul görülmedikçe ben kendimi kısıtladım. Çünkü insanların dışarıda “engelli” görme tahammülü yoktu ve bunu çok net bir şekilde belli ediyorlardı. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmaktansa bende nadiren dışarı çıkmayı tercih ettim ve samimiyetle söylüyorum ki benim kendime yaptığım en büyük haksızlık bu oldu belki de.
Ama artık durum böyle değil insanlar “engellilere” karşı daha duyarlı olunca en azından bir topluluğa girdiğimizde daha rahat edebiliyoruz. Örnek vermek gerekirse; artık parklarda veya oyun alanlarında engelliler için tasarlanmış salıncaklar var bu çok güzel bir şey en azından mutlu bir çocukluk geçiriyorlar yada bir başka ayrıntı açarsak, engelliler kendilerine resim, müzik, edebiyat, spor yada farklı bir alan belirleyip istediğimiz alanda kendimizi geliştirebiliyoruz kısacası “hayatta her şeye rağmen ben de varım” diyebiliyoruz.
Aslında bakıldığı zaman olması gereken de buydu ve daha nice güzel farkındalıklara.